Atatürk Üniversitemize, Belediyelerimize ve Müftülüğümüze Çağrımız

Son yıllarda her Kurban Bayramı geldiğinde gündemi “Kurban” meselesi işgal etmektedir. Ülkemizde kurbanın derisi uzun yıllar tartışma konusu olmaktan çıkmadı. Kurban derisi meselesi Osmanlının son dönemlerinde de gündemdeydi.

01 Kasım 2012 Perşembe 17:18
Atatürk Üniversitemize, Belediyelerimize ve Müftülüğümüze Çağrımız
              Son yıllarda her Kurban Bayramı geldiğinde gündemi “Kurban” meselesi işgal etmektedir. Ülkemizde kurbanın derisi uzun yıllar tartışma konusu olmaktan çıkmadı. Kurban derisi meselesi Osmanlının son dönemlerinde de gündemdeydi.
1911 yılında Kayseri’de yayınlanan “Erciyes” gazetesinde kurban derisi ile ilgili haber yer alır.  Osmanlı hükümeti kurban derilerini zorla Hicaz Demiryolu ve Ayn Zübeyde suyollarına topluyordu. Hükümetin istediği yere kurban derilerini vermeyenlerin der-dest içeri atılacağı haberi dillerde dolaşıyordu. Ancak Kayseri Mutasarrıfı Ahmet Muammer Bey devletin topladığı derileri serbest bırakarak halkın istediği yere vermesini sağladı. Mutasarrıf halktan da isteğe bağlı olarak kurban derilerinin  ‘Osmanlı Donanması’na verilmesi istedi ve 55 adet deri topladı.
Çok şükür, yüzyılı aşkın bir süredir tartışılan deri meselesi belli ölçülerde halledildi.
Bu hafta derslerimde yurdumuzun her tarafından gelen öğrencilerimle kurban kesim yeri ve temizlik meselesini konuştum:        -Hiç kurban kesim yeri olan bir köyü, ilçesi ve apapartumanı olan var mı?
-Yok, dediler.
-Öğretmen adayı olan sizler bu meseleyi derslerinizde işleyerek bizleri üzen mesele olmaktan kurtarmalısınız, dedim.
Köşe bucak yer aramak, toz toprak içerisinde bin meşakkatle kurban kesmek medeni ulusa yakışmıyor
Meselelerimizi çözemememizin önemli nedeni, eşya üzerinde tasarruf hakkını kullanamamamızdır. İcatçı değiliz. Bir eşyanın yapımında taklit etmekte bile zorlanıyoruz. Yeni bir eşya alınca hep bir ağızdan: “Bu Müslüman işiymiş.” diyoruz. Bir güne bir gün, bu güzel ve kullanışlı olan Müslüman işini, bir de biz icat edelim de, bu da bizim icadımız diyelim! Hele hele “GÂVUR İCADI” diye öteleme fikrimiz yok mu, insanı iyice üzüyor.
Kanuni Sultan Süleyman döneminde ulemanın “KAHVE” içmek caiz mi, değil mi diye tartışması bugün bize nasıl garip geliyorsa, yirmi birinci yüzyılda tartıştığımız KURBAN kesim yerlerinin çözümlenememesi meselesi de gelecek nesillerimizce yadırganacaktır.      
Ülkemize örnek olmak amacını da taşıyarak hiç olmazsa kentimizde, ilçelerimizde ve köylerimizde bu meseleyi çözebilmek için şunları yapamaz mıyız?
 Üniversitemiz halkımıza öncülük ederek VETERİNER VE ZİRAAT fakültemizin bilgi birikiminden de yararlanarak üniversite personeli ve halkın yararlanacağı bir kesimhane,
Belediyelerimiz halka kurban kesimi için gösterdiği yerlerde imkânları ölçüsünde kurban kesim yerleri,
Çokça ziyaret edilen Abdurrahman Gazi Türbesi’nin bahçesinde ve hayvan pazarında adak kurbanı kesenlere yardımcı olmak üzere bir kurban kesim yeri…
Müftülüğümüz bir hafta camilerde bu mesele üzerinde durarak halkımızı kesim yerlerine yönlendirebilir. Özellikle muhtar ve köy imamlarını da işin içerisine katarak, köylünün kurbanını uygun olmayan ortamlarda değil, bu iş için düzenlenmiş yerlerde kesmeleri için teşvik edilmelidir.
Nice bayramlara…

Editör

Son Güncelleme: 01.11.2012 17:30
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.