Sun Tzu’nun siyasi boşluk dediği ülkedeki kişiler arasına giren inanç, soy, fikir, siyasi görüş ayrılıklarıdır; bu büyük bir boşluktur! Düşman bu boşluğu kendi lehine doldurur ki; bizde yapılan tam olarak budur!

Hayatımız sürerken, fikrimiz, inancımız, karakterimiz, hızımız, düşüncelerimiz de durmadan şekillenir, güncellenir, olgunlaşır!

Heyecanımız aynı kalabilir, dünya meyli ve arzular daha soğuyabilir! Bu biraz da düşünceye kişilerin verdiği şekillerle, kabullenmelerle ilgilidir!

Aslında fikirler, görüşler herkesin kendisine ait olanı tercih edilmelidir; ama öyle değil; çünkü fikirler genelde başkasının fikri, yani kopyalama! Fikirler siyasileşmiş, kalıplaşmış, basmakalıp; ha savunanını dinlemişsin ha ilk ağzı! Değersiz! Çalıntı fikirler!

Kendi fikrin olabilmesi okumayla ilişkili, düşünmeyle gelişen, başka fikirlerle atölyelerde bilgi ve ehil kişilerce işlenerek hamlıktan kurtarılarak oluşur!

Farz edelim ki; ham fikirler, kopya fikirler, ideolojiler, siyasallaşmış fikirler, dini inanışlar konusunda amansız bir savunucuyuz! Soru şu; doğru kime göre? Her şeyi bilen adam; kim? Her şeyi bilmek, hatta her şeyin doğrusunu bilebilmek iddiası çok büyük bir abartı değil midir?

Emin olmak! Fikrinizden, siyasi ve veya dini lider seçtiğinizden nasıl emin olabilir siniz? Emin olursanız, teslim olursunuz o zaman hatalarını nasıl görebilir siniz? Hatasını görmezseniz; gözünüz ve aklınıza haksızlık etmiş olmaz mısınız? Yoksa hatasını görmek istemiyor musunuz? Veya hataya ortak olmak!

Felsefe buna izin verir mi?

Yani akıl! Evet, akıl buna izin vermez!

İnsanlarımızın düşüncelerinde taraf olmaları normal diye düşünürüm; fakat grup oluşturması ve diğer düşünce içinde olanlarla araya onulmaz sınırlar koyması yanlıştır. Hele çatışmalara, kavgaları, bağırmaları, yumruklaşmaları medeniyetsiz diye tanımlarım.

Sen benim gibi düşüneceksin fikri, davranışı ve hakkı olmaz! Herkes özgür fikriyle düşünebilmelidir.

Bu siyasi tercihlerde de dini tercihlerde de böyle olmalıdır.

Bu üst seviyedir ve bu ülkede hepimiz hem birinci dereceden vatandaş hem de üst fikirlere sahip olan ve fikrini medeni ölçülerde savunabilen, tarz ve karakterlerde olmalıyız!

İnanmadan savunduğun siyasi ve dini fikrin insanı menfaati peşindeki komiklik yapan zorlama komedyenlere dönüştürüyor! Bu duruma kendini düşürmenin kendine karşı savunması olamaz elbette!

Atatürk düşmanlığından siyasi mesaj vererek mansıp peşinde olanlar için uygun bir örnektir aslında!

Her ne hikmetse her milletin din adamları kendi ülkelerinin milliyetçisi iken; bizden çıkan bazı din adamları ülkenin kurtarıcısına ve hatta Türklüğe düşmanlar! Bunu küresel egemen güçlere bağlamadan nasıl izah edebilirim ki?

Gene de grup oluşturmadan, hastalıklarımızı tedavi etmemizin yollarını bulabilmeliyiz!

Grup oluşturmaya kötü örnekler çoğaltılabilir! Bazı cemaat kanallarını sıklıkla izliyorum. Orada da Kuranı kendi dilinde anlamaya çalışarak okuyanlar için âlimler olmadan, onların hadis yorumları olmadan anlaşılamayacağı üzerine ısrarlı konuşan hocaları var! Okuyanları, şiddetle reddediyorlar! Bu asla doğru değil! Böyle gruplamak da doğru değil.

Başkasını kâfir ilan etmek hiç güzel değil! Birisini kafasına göre kâfir ilan ediyor ve taraftarlarını da dolayısıyla ittiriyor ve araya bir duvar örüyor! Ne dine ne devlet millet bütünlüğüne uygun! Bölücü ve öteleyici! Hani bütün Müslümanlar kardeşlerdi; kardeşlik sadece sizin gibi düşünenler için midir? Tabii ki bu dine uygun değil!

Sun Tzu’nun siyasi boşluk dediği ülkedeki kişiler arasına giren inanç, soy, fikir, siyasi görüş ayrılıklarıdır; bu büyük bir boşluktur! Düşman bu boşluğu kendi lehine doldurur ki; bizde yapılan tam olarak budur!

Sosyolojik felaket de bence insanlarımızın arasındaki derin inanç, görüş ve siyasi boşluklardır. Her kişi ve birim tarafından tamir edilmelidir. İnsanlarımızda oluşturulan sevgi ve saygı boşluğu çok hızlı bir şekilde tedavi edilmelidir.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.