Nef’i tabiatlı, Alvarlı Efe vicdanlı, Nabi irfanlı bir iman adamı, bir dava temsilcisi, bir büyük alim ve bir büyük alem şeb-i arus etti..
Halktan uzlet etti, Hakla vuslata erdi..
Dostuna gitti..
‘Sala verile kasdımıza,
Gider olduk dostumuza
Namaz için üstümüze
Duranlara selam olsun’  vedasıyla..
Bir alimi, bir alemi uğurladık..
Gözümüz yaşlı, yüreğimiz yareli, dudaklarımız dualı olarak..

Bir alim ve bir alem..
Öyle diyor ya Hz Ali(R.A)..
‘Ve te’zum enneke cirmun sağirun ve fike’n tave’l alem-ul ekberu’
Sen küçük bir varlık olduğunu sanırsın, ama en büyük alem sende gizlidir…
Yunus Kaya Hocaefendi..
Bir alim ve bir büyük alem..
Erzurum, kendi ruh, gönül ve vicdanını seslendiren bir alemi uğurladı..
Ve: ‘ inna lillahi…’
***
Sözü, ilahi aşk ve iman haddesinden geçirip, hikmet, irfan ve fazilet halinde ifade eden, bir hikmet mimarını uğurladık..
İslamı bir ilahi vecd halinde kürsü kürsü tebliğ eden, yüksek ve şahane bir zihin ve vicdan adamını..
Yunus Kaya Hocamızı..

Dua  dua ve amin amin..
**
Merhum Erol Güngör hocamızın bir büyük mütefekkir için, ‘Onda bir alimin dikkat ve titizliği, bir sanatkarın zerafeti ve bir velinin ızdırabını görürdük’ tarifine teslimiz..
Bu satırlar sanki Yunus Hocam için..
Alvarlı Muhammed Lütfi Efendi Hz’lerinin meşreb ve üslubunun son temsilcisi..
Ve belki..
İman ve hakikat adamı olarak tanım bulan ‘dadaşlık’ lafzının en son ifadesi
..
Onu, belki tarif ve ona belki övgüye layık değil dilimiz..
Amma ne çare ve ne haldir ki..
Kanayan yüreğimiz böyle söyler..
Ağzımız ve yüreğimizi çalkalayarak…
‘İnna lillahi…’
***
Yürek ve dimağımızın kılavuzlarından olan Merhum Akif’in ‘Süleymaniye Kürsüsü’nde’ tarifine sığınalım..
Yunus Hocamızı öyle anlatalım..
Diyor ya Akif..
Şimdi kürsideki? Bir bilmediğim pir amma,
Hiç de bigane değil kalbe o cazip sima..
Bembeyaz lihye-i pakiyle, beyaz destarı
O mehib alnı, o pek munis olan didarı
Her taraftan kuşatıp, bedri saran bir hale gibi,
Ne şehamet, ne Melahat veriyor ya rabbi…”

Ve Akifçe bir tespit:
‘Hele gözler iki mihrakı semavidir ki:
Bir şuaiyle alevlendiriyor idraki
Ah o gözlerden inen huzme-i nura nurun
Bağlı her tar-i füsunkarına bin ruh-u zebun’

Rahmetullahi aleyh..
Ve: ‘ inna lillahi…’
**
Hep Akifçe yaşadı..
Hep Akifçe vazetti..
Hep Akifçe söyledi..
Minber minber, kürsü kürsü, cami cami, il il..
Akif’in ifadesiyle gösterdiği tek adres..
Ve değişmez hakikat:
Şehamet dini, gayret dini ancak Müslümanlıktır
Hakiki Müslümanlık, en büyük kahramanlıktır”

Ve Yunus Hocam için de geçerli olan tek doğru:
‘Hakiki Müslümanlık en büyük bir kahramanlıktır
Demiştim..işte davam onların hakkında sadıktır..”
Allah şahit..Bizim davamız Yunus Kaya Hocaefendilerle sadıktır..
Ve şükür..Ve şükür..

Ve: ‘ inna lillahi…’
***
Bir dadaşça meşrepti O..
Bir dadaşca üslup..
Ve Dadaşca bir vicdan..
Kürsüler şahittir…Minberler delil..
‘Adam aldırmada geç git diyemem aldırırım
Çiğnerim, çiğnenirim hakkı tutar kaldırırım
Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu
İrticaın şu sizin lehçede manası bu mu..”
 dedi hep Akifçe..
Şeksiz, şüphesiz ve yüreklice..
Elifçe yaşadı ve elifçe veda etti bize..
Şeb-i Arus’a erdi..
Değişmez hakikati ünleyerek:
‘inna lillahi…’
***
Akif’in Asım’ındaki vurgu düstur-u hayattı onun için..
Bu hakikati paylaşır ve bu hakikati aktarırdı her dem..
‘Allaha dayan, saye sarıl, hikmete ram ol
Yol varsa budur bilmiyorum başka çıkar yol..’

Öyleydi ya kendi..
Ve Vallahi öyleydi..
Allah’a dayandı, Allah için yaşadı, ve Allah’a yollandı..
Ardında değişmez bir terennüm..
Ve: ‘ inna lillahi…’
***
Tek beyanda odaklanmıştı dimağı..
Tek beyanı terennüm ederdi lisanı..
Tek beyan üzerindeydi hayatı..
Nabi’ce ve Akifçe..
Ve zikri tekti…
Hayat üslubu Kur’an terbiyesi üstündeydi..
Ve Elhamdüllilah öyleydi..
Akif’in ifade ettiği gibi:
‘Ey nüsha-i canı ehl-i dilin/Ey nasih-i şanı münkirinin/Ey meşal-i hikmet-i ilahi/Ey mecma-ı feyz-i bitenahi…
Furkan ki kitab-ı mustafadır/Bir mucize-i hudanümadır/Olmakta ulünühaye i’lin/Bin harika her bir ayetinden..
Sensin hele ey kitabı azem/Haşa buna hiç tereddüt etmem/Dünyada refik ü hemzebanım/Ukbada mu’in ü müsteanım…”

Dilinde yalnızca O vardı..
O’nun için yaşadı..
Ve O’na yollandı..
**
Ve son söz..
Ve Veda..
Ve yine Akif’ten..
Ve yine Yunus Hocamız için:
‘Bize sen Barika-i hikmet-i haktın
Dar geldi cihan şaşa-i feyzine baktın
Yükseldin ufuktan bizi zulmete bıraktın..
Madam ki birgün gelecek ayrılacaktın
Evvel ne için kalbimizi narına yaktın..’

Gözyaşı ve dua ile..
Ve: ‘ inna lillahi…’
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.