Ben çiçek gibi taşımıyorum göğsümde aşkı
  Ben aşkı, göğsümde kurşun gibi taşıyorum.
 
 
Ne çarpıcı anlatmış değil mi, usta şair Sezai Karakoç? Aşkın, tüm güzelliklerin bir arada toplandığı bir çiçek bahçesi olmadığınıÖyle olunca aşk sandığınışeyin, tamamıyla bir yalan olduğunu. Sahtekarlıktan yüzleri kararmış milyonlarca adamın, her an etrafımızda dolandığını. Ne güzel anlatmış koca şair. 
 
Evet, ben de aşkı bir kurşun gibi göğsünde taşıyanların, bu acıyla yüceldiğine inananlardanım. Siz; söyleyin siz, yücelenlerden misiniz, yoksa sahtekârlardan mı?
 
Bu durumda, bir safa geçmek zor biliyorum! Sahtekâr olmak yüz kızartıcı, yücelmek, her yüreğin erebileceği mertebe değil. Ve siz sahtekârlar, kendinizi kandırmaya devam edip, kararmış yüzlerinize bakmadan, aşkıkurşun gibi göğsünüzde taşıdığınıza, bizi inandırmaya çalışacaksanız.
 Hemen gidin buradan!
 Biz zaten kendi yüreğimizle mücadele halindeyiz. Birde sizin ipe sapa gelmez yalanlarınızla uğraşacak halimiz yok!
 
Seviyorum diye, kaç kişiye nağmeler yağdırdınız? Ve kaçını azıcık olsun sevebildiniz? Azıcık olsunsevilemeyeceğini bile bile. Söyleyin! Bana, etrafınızdakilere değil, içinizden bağırarak kendinize söyleyin. Buna da cesaretiniz yoksa, artık susmayı deneyin. Susun ki, insan olmak iddianızı kaybetmeyesiniz.
 
Kimileri, aşkı güvenmekle eşdeğer zanneder. Yanlış! Aşk güvenmekten daha büyük bir şey olmalıÖyle olmasa, göğsümüzde bir kurşun gibi taşımaya değer miydi sanırsınız?
 
Siz, aşkın karşılıklı olduğuna inanıyorsunuz. Biraz dürüst olun, sağdan soldan duyduklarınıza aldanıAsla öyle düşünmüyorum demeyin. Biraz dürüst olun ne olur. Bize değilse bile kendinize. Biraz dürüst olun!
 
Aşk, karşılıksız yaşanır; doğru. Bu zamanlara göre bir iş olmasa gerek bu. Aşkı kurşun gibi göğsünde taşıyanlar, bu zamanların adamları olmasa gerek. Onlar, tüfeğin icat olmadığı, mertliğin bozulmadığı zamanların adamları. Kadın olun, erkek olun fark etmez, yüreğinizin içerisinde yaşayan koca yılanların, kıpırtısız size itaat edeceklerini söyleyip, kendinize güldürmeyin bizleri. Biz, bunun böyle olmadığını kendimizden biliriz.
 
Şimdiye kadar söylediklerime aldırmayın. Aşk olmasa, biter mi yaşam denilen karışık labirent? Biz kendimizi, dünüçorapları yamalı, yürekleri mangal gibi çocuklarından varsayalım. Ve aşkı göğsümüzde kurşun gibi taşıdığımızı bir an olsun unutmayalım.
 
Yalnız yaşayalım aşkı, kimselerin kirletemeyeceği kadar yalnız ve uzakta. Kapısını her çalana kim o! deyip durmasın aşk. Ben bunu çok seviyorum dediklerine bile, açmasın kapılarını aşk. Açarsa karşısına ne çıkacağıbilinmez. En tanıdıkların bile  ne yapacakları hesap edilemez. Acı çekmekten uzak, bir gül bahçesi yaratın yüreğinizde demiyorum. Acıları alın içeri, onlar samimidir. Hiçbir acı yalancı olmaz, yaşandıktan sonra yabancıkalmaz. Mutluluk denilen makyajla parlatılmış, milyarlarca yıönce ölmüş yıldızlara inanmayın diye uyarıyorum sizleri. Onlar göğsünüzde kurşun gibi taşıdığınışeyi yok etmeye geliyorlar.
 
Bir açarsanız kapıları, ne olacağını kimse bilemez.
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.