Ey aklını kiraya vermiş salak, yakmayan kefene inanıyorsun da niye şeyhinin coronavirüs duasına inanmıyorsun?

Coronavirüs faciasını, ahlaksızca fırsata çevirerek, ederi elli kuruş olan o dandikten maskeleri 7-8 liradan satan istifçi, karaborsacı, tefeci ve de fırsatçı şerefsizler var ya…

Haa işte onlar!

Evet; o alçakların şecerelerine bakın göreceksiniz ki, bunların dedeleri de İstanbul’un işgali yıllarında, düşmanla işbirliği yapan kimselerdir.

Sadece İstanbul mu?

Erzurum’da da Rus “gamandar”la iş tutmuşlardı…

Yani “Para için anasını boyayıp babasına satan” kitapsızlar!

Ne yazık ki uzak yakın tarihimiz bu türden cibilliyetsizlerle doludur.

İnsanlar fakirlikten ya da hastalıktan kırılıp gidiyormuş, onun umurunda bile olmaz…

O, bu kaostan nasıl para kazanacağının yollarını arar. Gerekirse bu uğurda gözünü dahi kırpmadan düşmanla işbirliği yapar, erkete olur, hatta düşmanın altına bile yatar…

Yeter ki günün sonunda cüzdanı dolsun…

Neyse…

Şimdi eski defterleri açarak, tarihimiz adına utanç verici sayfalarla yüzleşmenin vakti değil.

Bugün ne oluyor?

Her şey ortada işte…

Çin’den çıkıp bütün insanlığın müşterek “bela”sı haline gelen coronavirüs, insanoğlunun akli melekelerini öyle bir şirazesinden çıkardı ki, salgının kendi kapısını dövmesini istemeyen bir takım kimseler, neredeyse hayatlarının kalan kısmını bir cam fanus içerisine hapsedecekler!

Şu uyduruktan maskeler işin sadece zahiri kısmı…

Küresel ilaç baronları, insanlığa önce ölümü gösterip sonra da sıtmaya razı ediyorlar!

Aynı şey kanser tedavisi için de geçerli…

Misal; Erzurum’da ahlaksız ve şerefsiz sözde bir doktor, icabında kanser olmayan hastaya “sen kansersin” diyerek, önce o insana cehennem hayatını yaşatıyor, ardından da “… ama şu kadar para verirsen ben seni birkaç ayda eski sağlığına kavuştururum” müjdesiyle, çaresizlik üzerine, servet bina ediyor!

İnsanlık düşmanı ahlak ve şeref kaçkını bu deyyuslar dün de vardı bugün de varlar, ne yazık ki muhtemelen yarın da olacaklar…

Ağababalarından emir gelir gelmez salgına göre pozisyon alırlar ve bu doğrultuda lojistik ikmal yaparlar!

Aşı ise, aşı…

İlaç ise, ilaç…

Maske ise, maske…

Onların stoklarında yok, yok!

Niyedir bilinmez, Coronavirüs salgınından aylar önce kimi maske üreticisi şirketler, hiçbir talep olmamasına karşın milyonlarca adet maske üretimi yapmış, ardiyelerini ağzına kadar doldurmuş!

Sonra da pusuya yatıp, ağına düşen her çaresize balya balya maske kakalamış…

Hani kendini dünyada süper güç olarak gören Çin var ya Çin, emin olunuz ki işte o Çin, bu süreçte sadece bir aparat…

Görün bakın, bugün yarın Coronavirüs aşısı ya da ne zıkkım ise işte o ilaç Amerika tarafından bulunacak ve dünyada silah sektöründen en az on kat daha güçlü ve acımasız olan ilaç sektörü tarafından, bizim gerizekalı medyanın da manşetten vereceği biçimiyle, “mucize kurtuluş”diye takdim edilecek!

Değil mi ki…

“Bir kişinin ölümü trajedi, bir milyon kişinin ölümü istatistiktir”

Nüfusu bir milyarın fersah fersah üstünde olan Çin’de, tut ki bu salgının hitamında on bin kişi ölmüş olsa bile bu, o “yekün” içerisinde istatistik verilerine dahi girmez!

Sen ölene değil, kaç yüz milyon ya da milyar maske satılacak olmasına bak!

Makro plan buydu çünkü…

Aynı şey din sömürüsünde de geçerlidir.

Bu dünyada hiçbir din baronu yoktur ki, kimseye cehennemi göstermeden cennet pazarlayabilsin…

Adam bu dünyada işlediği melanet ve günahlardan şeyhinin şefaati sayesinde yahut da yanmayan kefen marifetiyle sıyıracağına inanıyorsa, azizim sen o dangalağa istediğin bez parçalarını “maske” namına ittirebilirsin.

Şu sıralar sosyal medya denilen lağım çukuru, boktan çok, Coronavirüs salgınından hangi duayı okuyarak korunuruz telkinleriyle dolu…

Değil mi ki aynı biz, filanca dümbeleğin fabrikasından çıkan kefeni alırsak cehennemde yanmaktan kurtuluyoruz. O halde aynı tornadan çıkan maskeler ve dualar sayesinde de coronavirüsten korunmuş oluruz!

Fakat benim anlamadığım husus şu: Müritlerine her okunuşu beş lira olan o duayı telkin eden esvaplı şeytanın, kendisinin niye gebermekten korktuğu için neredeyse gün yüzüne çıkmadığıdır!

Ben size bir şey diyeyim mi, insanlık için ne en büyük tehlike coronavirüstür ne de ileride sürüyle verilecek olan şimdilik adını bilmediğimiz başka virüslerdir.

İnsanlık için en büyük tehlike, belki size komik gelebilir ama cehalettir.

Zaten bütün insanlık tebdil-i kıyafetle dolaşmıyor mu?

Bu, senin marifetin olmaktan çok, nasılsa onun aklını pislikle örtmüş olmasının neticesidir.

Zahir, buzlar çözülmeden coronavirüsten kurtulacağız, en azından senaryo böyle yazıyor!

Peki yaz mevsiminde bizi ne bekliyor?

Sevgili dostlar, hikaye bu ya…

İki fare bir kalıp peynir bulmuşlar fırsat bu fırsat diyerek oturup o peyniri kendi aralarında adil biçimde paylaşarak yemeye koyulmuşlar.

Her ikisi de hallerinden memnun…

Derken tam o sırada “adalet” kisveli bir kedi ortaya çıkmış. Sözde dünyaya huzur dağıtacak, kötü adamların elindeki öldürücü silahları imha edecekti.

Farelere sormuş ne yapıyorsunuz?

“Kedi kardeş, biz bu bir kalıp peyniri kendi ölçümüze göre ikiye böldük yiyoruz işte” demişler.

Adalet timsali kedi itiraz etmiş.

“Olmaz öyle şey” demiş. “Adil biçimde bölmeniz lazım, belli ki siz onu beceremeyeceksiniz. Bırakın ben sizin için bu bir dilim peyniri adil biçimde ikiye böleyim.”

Sonra ne farelerin adalete olan inançları, ne kimsenin başkasının kardeşi olduğuna dair amentüsü, ne adil paylaşım ne mazlumların ahı kaldı…

O kedi, ne vakit dünyanın altını üstüne getirmek istediyse dilediğini yaptı.

Şu sıralarda canı öyle bir sıkıldı ki kendi kendine bir takım pozlar içine giren Çin’e kızdı.

Bereket öfke krizleri geçirmedi!

Yoksa insanlık görürdü coronavirüsün asıl yakıcı ve yıkıcı boyutunu…

Şimdilik birkaç bin ölümle uyarmış oldu…

Benim tahminim onbin ölü beş milyar dolarlık da maske ve ilaç sarfiyatıyla şimdilik bu sayfa başka bir virüse kadar kapatılacak.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.