Yukarı Yoncalık Mahallesi Çeteci Çeşme sokakta 1953 yılında Saip Hattatoğlu beyin bir oğlu dünyaya gelir. Saip bey evladına Doğan adını koyar. Kulağına ezan okur.

O yıllar mahallelerin geliştiği, sokakların cıvıl cıvıl olduğu yıllardır. Komşuluk ilişkileri en üst düzeyde özellikle uzun kış geceleri godi beşelerin satıldığı, yaşlı ninelerin halk hikâyelerini ballandıra ballandıra anlattığı yıllardır. Yaşlı amcalar mahallenin kültür, delikanlılar koruyucusu durumundadır. İşte böyle bir ortamda büyümeye başlayan Doğan Hattatoğlu muhteşem sevgi ve saygı ortamının havasını teneffüs eder.

1960 yılında İsmet Paşa ilkokulunda eğitim hayatına başlar. Öğretmenin adı Zişan'dır. Öğretmenini çok sevmektedir. Onun kendisini etkilenmesinden çok memnundur. Okula gidiş gelişleri, arkadaş çevresi, okulda öğretmenleri bir bütünlük içindedir. 1965 yılında ilkokul biter. Vakit kaybetmeden Gazi Ahmet Muhtar Paşa ortaokuluna kaydedilir. O günkü adıyla TABUT olan okul Erzurum'un seçkin ortaokuludur. Genç Doğan okulundan memnundur. Öğretmenlerini sevmektedir. Din dersi Öğretmeni İhsan Yağız, Okul müdürü Muammer Kılıç ve resim öğretmeni Fuat İğdebeli'yi hiç unutamamaktadır. 1968 yılında ortaokulu bitirir. Fakat nedense okumaya bir yıl ara verir.

1969 yılında Yapı sanat Okuluna kaydolur. Teknik Ressamlığa eli çok yatkındır. İyi resim çizmektedir. Yıllar hızla geçer, 1971 yılı haziran ayında mezun olur. Okul bitiminden askere gidinceye kadar bir işle meşgul olmaz. 1973 yılında askere gider. Manisa'da acemi eğitimi bitiminde Çavuş rütbesini alır. Dağıtımı İzmir'deki NATO üssüne çıkar. 1975 yılında askerliğini tamamlayıp Erzurum'a dönen Doğan Hattatoğlu çocukluğundan beri severek oynadığı futbolculuk hayatını Palandöken Sporda devam ettirir. Bu arada Dadaş Sporu kurarak aynı zamanda antrenörlüğünü üstlenir. Kurslara giderek Antrenör belgesini de alır.

1979 yılında Karayolları 12 Bölge Müdürlüğünde Teknik Ressam olarak göreve başlar. Yol şantiyelerinde görev alır. Atalay Coşkunun bölge müdürlüğü döneminde Spor Tesisleri Müdürlüğünde görev alır. 1980 sonrası o günkü teknikle Fiberglas malzemesiyle spor tesislerinin maketlerini yapar. Müdürlüğe kabul ettirdikten sonra tesislerin yapımına başlanır. O yıllar Karayolları spor takımları başarıdan başarıya koşmaktadır. Yol Spor her yerde adından söz ettirir. Bunda Doğan Hattatoğlu'nun payı büyüktür.

Yenişehir bölgesinde kooperatifler konutları inşa ederken Cami ihtiyacı doğar. İşte Doğan Bey bugünkü Solakzade Camisinin ilk maketini yapar böylece ustamızın önü açılmış olur.

Bu yıllarda İstanbul'a yolu düşen ustamız "İstanbul Miniatürk" fuarını gezer. Bundan etkilenir. Acaba Erzurumun miniatürk'ünü yapabilirmiyim düşüncesi belirir. Çektiği fotoğrafları Erzurum'a getirir. Aile meclisinde bu fikrini ortaya koyar. Büyük oğlu Fatih Hattatoğlu babasını teşvik eder. Böylece bugün Erzurum Büyükşehir Belediyesi girişindeki 40 adet muhteşem Erzurum evleri dahil pek çok binanın müniatürk'ünü yapar. Bunları pek çok fuarda hatta TBMM de sergiler. Ödüller alır. Teşvik edici sözlere muhatap olur.

2008 yılında bir umre ibadeti esnasında Kâbe'nin ve Mescidi Nebevinin miniatürk yapılarını yapmayı planlar. Ama ölçü alamamıştır. 2009 yılında Avrupa üzerinden hacca gider. Artık hazırlıklıdır. Karışla taşları ölçer yazar. Adımla genişlikleri ölçer yazar. Ayakla ölçüm yapar. O yıllar açık çekim değil gizli çekim bile yasaktır. Ancak adımla ölçüleri alır.

Hac dönüşü bir buçuk yıl çalışarak Kâbe'nin Maketini yapar. Muhteşem bir eser ortaya çıkmıştır. Esere en güzel yer ulu camidir. Bu camiye koyar. Peşine iki yıl sürecek bir çalışmayla Mescidi Nebeviyi inşa eder ve Ulu camiye koyar.

Birkaç yıl sonra Mescidi Aksa'yı inşa etme fikri gelişir. Kudüs'e gider tüm ölçümleri zorda olsa alır. Hatta oradan aldığı toprağı gümrükten zorlada olsa geçirerek Erzurum'a getirir. Uzun uğraşlar sonrasında Mescidi Aksa'yı tamamlar ve Ulu camiye yerleştirir. Böylece Dünyada Müslümanlarca kutsal kabul edilen üç mabedin maketleri Ulu Camide yan yana sergilenmektedir.

Doğan Hattatoğlu Erzurum Şehir maketi yapmayı tasarlar. Pek çok uğraş verdikten sonra bulduğu 19. Yüzyıl haritaları üzerinden Erzurum Maketini bitirme aşamasına getirir. Kale, İç ve dış surlar, toprak tabyalar, camiler, hanlar, Hamamlar, mahalleler, değirmenler tek tek ustamızın elinde şekillenerek Erzurum haritasına hayat bulur.

Doğan Bey tam bir Erzurum Beyefendisi, küçüğünü, büyüğünü tanıyan güzel insan, edep ve haya timsali, sevdası Erzurum olan iyi bir dadaştır.

Uzun süre şehirden ayrı kaldığında dönüşte ilk yaptığı şey şehri gezip dolaşmak sonra evine gitmektir. Dostlarına karşı vefalı, Erzurum spor tarihine hizmet etmiş, dünya ölçeğinde bir sanatkardır.

Doğan Bey bundan sonraki hayatında sağlık, mutluluk başarılar dilerken gönülden selamlıyorum. İyi ki varsın. Sanatınla bunu ispat ettin. Üç kutsal mescidi görmek isteyenleri Erzurum Ulu Camiye davet ediyorum.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Ali Hurrem Palandöken 2021-08-27 12:46:51

Abdurrahman Bey 1968 yılında Gazi Ahmet Muhtar Paşa Ortaokulu müdür Osman Özyıldırım idi.
Muammer kılıç müdür muaviniydi. Diğer muavinler Ali Ertuğrul, Gülendam Aktaş ve Doğan Bey idiler. Müzikçi Erdoğan okutan ise baş muavindi. Müzikçi” deyişimin sebebi onun öğretmen değil eli sopalı zalim ama çok zalim bir idareci olmasıdır. Talebeyi fena döverdi. Ahşap baton”un kalın ucuyla dikine kafalarımız vururdu. Tek sevdiği çocuk Aydın G. idi.