Denetim yapaıyorsunuz, evyallah!
Denetim yapacağınızı önceden basın kuruluşlarına bildiriyorsunuz, eyvallah!
Da…
Bu işi niye şova dönüştürüyorsunuz, onu anlamadık biz!
Muhabir arkadaşlar görüntülemiş, biz de fotoğraflardan ve kayıtlardan gördük…
Teftiş heyeti denetime değil de, sanırsınız kortej yürüyüşüne çıkıyor…
Önde kameralar…
Polisler…
Adı ne?
Denetim…
Yapmayın Allah aşkına!
Etmeyin!
Bu işleri bu kadar basite de indirgemeyin yani!
Hadi her şeye tamam…
Denetimin sonucu ne peki?
Ne olacak:
“ERZURUM TAM PUAN ALDI!”
Ne aldı, nereye aldı?
Sormazlar mı:
Madem tam puanlık bir haldeyiz de, bu vakalar nasıl ve ne diye arttı?
Hayret ki, hayret!
Bir tarafta harcanan enerjiye ve verilen emeğe bakıyorsunuz, diğer yanda ise oturup böyle bir tiyatro izliyorsunuz…
Sırf dostlar “ALIŞVERİŞTE” görsün diye…
İyi de, zaman alışveriş zamanı değil ki beyler!
Zaman mücadele zamanı…
Tedbir zamanı…
Öyle değil mi yani?
Vatandaş maskeyi ağzına değil de, dirseğine takıp geziyorsa; kimse kusura bakmasın beyin bedeni terketmiş demektir…
Tamam, devlet vatandaşına elbette pusu kurmaz, tuzağa da düşürmez!
Amaaa!
Kanunlara ve kurallara uyulup uyulmadığını denetlemek ve gereken yaptırımı uygulamak da, devletin asli görevidir…
Şimdi!
Erzurum’da durum vahim mi?
Evet, vahim!
O halde denetimleri şölene ya da festivale dönüştürmenin ne alemi var?
Ver ceza yetkisini polise ve zabıtaya!
Maskesiz gezeni mi gördü, kessin cezayı!
Kurallara uymayan kahvehane, restoran, düğün salonu, kuaför ya da her ne ise…
Tedbirleri gözardı mı ediyor?
Bassın gitsin cezayı!
Anladık, tamam…
Cezalarla vatandaşı mağdur etmek istemiyorsunuz ama bedeni terketmiş olan bir beyni geri getirmek için de sonuçta bir şeyler yapmak lazım, öyle deği mi?
ALIŞVERİŞ yapmamak gibi mesela!
