Enteresan bir bakış açısına sahibiz vesselam!
Neden mi? İzah edelim hemen…
Hatırlarsınız, dünkü yazımızda Erzurum’daki Kovid vakalarının artışına dikkat çekmiş, durumun vehametini dile getirmiştik…
Ve özetle de şunu demiştik:
“Bu tehlikeyi bertaraf etmemiz için mücadeleyi elden bırakmamamız gerekiyor…”
Vay, vay, vay! Sen misin Erzurum’daki tehlikeye dikkat çeken!
Yalan haberci olduk, felaket tellalı oldiuk; ne olmadık ki!
Neymiş efendim, biz abartıyormuşuz!
Erzurum’un durumu aslında çok iyiymiş de…
Biz hiç yoktan yere suyu bulandırıyormuşuz da, vesaire, vesaire…
Şimdi! Erzurum’daki Kovid vakalarında patlama yaşandığı gerçeği, ayın hem de on dördü gibi orta yerde dururken, ne deseydik mesela?
“Boşu boşuna maske takmayın!” mı deseydik?
“Erzurum virüsü yendi; bu satten sonra bize virüs gelir, tırıs gider!” mi deseydik ya da?
Ne deseydik yani?
*
Beyler! İsteyen inanır, isteyen inanmaz!
İnanmayan da, hemen bugün Erzurum Şehir Hastanesi’ne gider ve Kovid testi yapılan birim sayısı pandemiden bu zamana kadar birken, bir anda nasıl da 3’e fırladığını kendi gözleriyle görür…
Sözü uzatmayalım!
Erzurum şu aşamada Korona’ya teslim olmuş durumda…
Sebebine ister 15 Temmuz etkinlikleri deyin, isterseniz şampiyonluk kutlamaları deyin, bu saatten sonra artık hiçbir önemi yok…
Virüs patladı mı, patladı!
Vaka sayılarındaki bu artış sürecek mi, maalesef beklenti bu yönde!
Kaldı ki, tehlikeye bizimle birlikte dün Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca da dikkat çekti ve Erzurum’un Kovid vakalarının en çok arttığı 7 şehirden birisi olduğunu açıkladı…
Hadi biz felaket tellalıyız diyelim…
İyi de, Sağlık Bakanı’nın Erzurum’la ne alıp veremediği var peki?
Cevap yok…
Hülasa;
Son tahlilde bu durumu bir dörtlükle ifade etmek gerekirse:
“İki kere iki, eşittir dört eder… Kendimize gelmezsek; bu virüs bizi pert eder…”
