Ramazan Yazıları - ll-
Dinimizi, ibadetlerimizi yapabileceğimiz kadar bilmemiz üzerlerimize farzdır. (Farz-ı Ayin). Her Müslüman dinini öğrenmekten, sorumludur!
Ancak dini; sadece hocalardan öğrenmeye çalışan her Müslüman eksik, yanlış ve yoruma açık bilgilere sahip oluyor! Bu sefer aynı soruyu bir başka hocaya, o da olmadı bir başka hocaya sorup duruyor.
En sonunda kafasına göre bir hoca bulup, öğreniyor(!)
Artık ramazanlarda, ramazan dışında medyada boy gösteren hocalara itibar etmiyorum. Kriterim para ile hele de astronomik fiyatlarla konuşan, vaiz veren, dini anlatan hocalara karşı temkinliyim. Benlik ve ego yanında başkalarının hoşuna gidebilecek vaizler çıkma ihtimali var diye düşünüyorum.
Son birkaç senedir Ortadoğu veya Suudi Arabistan kökenli hocalar da işin içine alındılar.
Mutezile, Vahabi, Selefi mezheplerine ait görüş taşıyan veya Türkiye’de onları takip eden bir sürü âlim, hoca mevcut. Ve bunlar bizim Sünni inancımıza uymayan konuşma, düşünce veya vaizleri ile insanların kafasını karıştırmaya devam ediyorlar.
Burada her ne kadar bazı mezhepleri ehlisünnet dışında görmek gibi bir algı olsa da; diğer hiçbir mezhep üzerinde münakaşa ve tartışmadan yana olmadığımı açıkça belirtmek istiyorum. Mezhep ayrıştırmacılığının kimseye faydası olmadığı gibi; emperyalist ülkeler için harika bir çatıştırma malzemesidir. (Canlı örneği asırlardır ve hala daha yaşanmaktadır).
Ben Müslümanım diyen herkesi Müslüman kabul etmekten yanayım ve doğrusu da budur. Bir Müslüman kendi inanç ve alışkanlığını (mezhebini) başka bir Müslüman’a kabul ettirme çabası emperyalist ülkelerin en fazla kullandığı yumuşak karnımızdır. Asırlardır bu çatışma sürmektedir ve sonucunda sadece Müslümanlar ölmektedir; başka bir işe yaramamaktadır.
İnsanlarımızın içinden bazı hocalardan taraf olanlar var. Aralarında benim hocaefendi böyle buyuruyor, diğeri bizim hocamız böyle buyuruyor diye inatlaşan, tartışanlar var(!). Çok duyuyoruz, siz de duymuşunuzdur, “senin dediğin hoca kâfir”, “hayır asıl senin hoca dediğin kâfir” gibi tartışmalar, insanların dinlerine karşı kendilerine bir Müslüman’a kâfir deme vebalini de yüklemektedir.
Bir de tuttuğu cemaat liderlerini eleştirilemez gözüyle savunan ve liderlerinin kusursuz olduğunu, asla hata yapmayacağını söyleyenler var.
“Şeyhim beni nasıl olsa kurtarır düşüncesi ve rahatlığında olan müritler, yan gelip keyif çatabilirler, çünkü şeyhleri var(!) Bu rahatlık ve garanti hiçbir peygambere nasip olmamıştır.
Şeyhinin veya cemaat liderinin her gün Peygamberimizle görüştüğünü iddia edenler, bilgi alışverişi yaptığını söyleyenler var! Bunlara göre demek hâlâ vahiy kapısı açık(!).
Kusursuzluk sadece Allah’a ve Allah Resulüne aittir. 
Okumama alışkanlığımız, eğitim almama alışkanlığımız her konuda olduğu gibi dinimizi de yarım yamalak öğrenmemize sebep olmuş.
Dinimizi öğrenmenin en iyi yolu okumaktır ve sonra bu konuda samimi bulduğumuz, ehliyeti Diyanetten onaylı hocalardan eğitim almaktır. İşin kolayına kaçmak ise; görsel medyadan vaiz dinlemektir.
Daha önce yayınlamış olduğum Hadis-i Şerifleri tekrar hatırlatmak açısından yazıma alıyorum:
 “Ümmetim, kötü din görevlilerinden çok zarar görecektir.” (Hakim)

“Ehli olmadan yanlış fetva veren, hainlik etmiş olur”.  Ebu Davud, Hakim

“Allah (CC), âlimleri almak suretiyle ilmi ortadan kaldırır. Âlim kalmayınca da, cahiller bilmeden yanlış fetva verir, hem kendilerini, hem de başkalarını saptırırlar”.
(Buhari)
(Devam edecek)
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.