Birey özgürleştikçe verdiği kararlar insanileşir. Yani böyle olması gerekir, işin doğası bunu gerektirir. Özgürlük, doğası gereği endişelerden uzak bir hayat muştular insana. Gizli hesapların olmadığı, başınıza gelecek hiçbir şeyin size sürpriz olmayacağı, hâkim olamayacağınız bir gücün size haksızlık yapamayacağı bir ortam oluşturur.
Toplumun özgürleşmesi için şeffaflaşması, demokratikleşmesi gerekir. Ötesinde bir orta yol arayanların, ya kötü niyetli ya da dangalak oldukları açıktır.
Açık toplumlarda iktidarı elinde bulunduranlar, kendilerine verilen yönetim gücünün, insanları mutlu ettikleri sürece ellerinde kalacağını iyi bilirler. Otorite sevenler ise, iktidarın baskı ve entrikayla korunacağına inandıkları için, geniş kitlelere refah yerine kaos sunmayı, kendileri için gelecek garantisi olarak görürler.
Deminden beri anlattıklarımın sadece devlet yönetimiyle ilgili olduğunu düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Aileden başlayarak, apartman yönetimine, muhtarlığa, dernek başkanlığına, spor kulübü yöneticiliğine kadar aklınıza ne kadar yönetim işi gelirse hepsi için geçerlidir.
Sizin ucundan kıyısından da olsa, bir şekilde etki alanınıza giren yöneticilerin, verdikleri kararlara bakarak, nasıl bir çizgide yol aldıklarını anlayabilirsiniz. Demokrat olmayı mı yoksa diktatörlüğü mü özlediklerini anlamak için iyi bir eleğimiz var elimizde. Olayları çözmeye çalışırken aldıkları kararlar insani mi yoksa idari mi?
Hiçbir idari karar insani değildir demek istemiyorum.  Söylemek istediğim alınan kararların, sonuçları itibariyle insanı mutlu etmeye mi yoksa yönetimi güçlendirmeye mi yönelik sonuçlar doğurduğudur.
Avrupa Birliği uyum yasaları, sivil anayasa, bireyin mutluluğunu önceleyen kanunların bir an önce hayata geçirilmesi, insanca yaşamak arzularının bir sonucudur. Her alanda şeffaflaşma talepleri, birilerinin toplum adına verdikleri kararları kontrol edebilmenin tek yoludur. Size kim, hangi mesele hakkında, ‘itiraz ediyorsun ama senin bilmediğin çok şey var!’ diyorsa, anlayın ki bilmenizi ve o konuya karışmanızı istemiyordur. Yine anlayın ki, o işte sizin aleyhinize, iktidarın lehine bir durum vardır.
Devlet yönetiminden başlayarak, sizi ilgilendiren kararların alındığı her yerde, yönetimin aldığı kararların, insani mi yoksa idari mi olduğunu gözden geçirmeden, sağlıklı bir sonuca varmanın imkânı yok.
Bakın Tuzla tersanelerine, şeffaflık görebiliyor musunuz?  Görebildiğiniz tek şey, ne için öldüğü anlaşılmayan işçiler. Bakın Irak’a, kimyasal silahlar ürettiği söylenilerek işgal edilen ülkede, demokrasiye geçiş işaretleri görebiliyor musunuz? Görebildiğiniz sadece masum insan ölüleri.
İktidarın kararlarında, insani mi yoksa idari mi olduğu, hayat ve ölüm kadar keskin sonuçlar doğurur. İdari kararlar bireyi iplemez. İnsani kararlar için de hukuka inanan, hesap vermekten iğrenmeyen gerçek vatanseverler gerekir. Üstelik bunların şucu bucu olmaları da gerekmez, hukuka inanmaları gerekir.
Bütün bunların ışığında yaklaşan yeni anayasa tartışmalarını akıl süzgecinizden geçirin bakalım, kim kimin için bağıracak bir güzel ortaya çıksın!
Elde ettiğiniz sonucu da ilk seçimde sandığa atarsınız artık…
Seçimi bu sefer böyle yapsak fena mı olur yani?

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.