Her şeyin bir ederi vardır, bir de değeri!

Hayatımızda farkında olsak da olmasak da birçok şeyimiz vardır; kiminin ederi kimin değeri çok olan!

Hayattaki varlıklarımız bireysel veya vatanımızın varlığıdır, kazanımıdır; sahip çıkmamız gereken!

Kıymetini bilmediğimiz birçok şey elimizden uçup gittikten sonra değerini anlamışızdır; keşkeler yumağındaki eskiden bizim olan değer artık başkalarınındır! Hele ki canlarımız veya sağlığımız; birbirinden kıymetli değerlerimizken; tadını çıkarmalıyız! Şükür ise ne yüce bir duygu ki yoklukta ve kaybedişteki şükür yanında sıfır değerinde!

Ana babalarımız da çocuklarımız da akrabalarımız arkadaşlarımız da bizi biz yapan değerlerimizdendir! Hepsi emanet, hepsi yüzeysel ve hepsi geçici zevkler gibi ve iyisi kötüsüyle puslu, karanlık, bilinçaltı pişmanlıkların yoğunlaştığı hatıralarda kalan buruşuk ve tadı çok acı atık bir posa gibi!

Ki “yaşayan bir kimseyi severken onun ölümlü olduğunu, “ölümlü bir şeye bağlandığını unutma” diyen Epiktatos’a hak vermeden geçemeyiz.

Yaşayan her şeyimiz çok kıymetlidir canlı veya cansız!

“Çoğu zaman bize şeylerin değerini öğreten kayıplarımızdır” diyen Daniel Klain’e kulak vermezsek; keşkelerle hayatımıza devam etmek zorunda kalırız!

Ana emanet, baba emanet, dede ve nineler, amcalar, hala ve teyzeler, kardeşler, kuzenler, yeğenler, arkadaşlar, sımsıkı dostlar; hepsi kendi tat ve değerinde misafirdir bu hayatta! Kimi samimi, kimi uzak, kimi sıcak kimi yakın, kimi ağır yüklü, kiminin işi başından aşkın! Kendimiz ise bugün var yarın yok misali; hayata iğreti tutunmuş canlılarız!

Bir gün gözcüye gidiyorsunuz gözlüklü hayatınız oluyor, sonra diş hekimine gidiyorsunuz; ağzınıza bir protez yerleştiriyor ve hayatınız protezli devam ediyor! Bir gün başka bir doktora gidiyorsunuz bir hap yazıyor ve ömür boyu diyor, bir ilaca bağımlı oluyorsunuz, sonra başka bir doktor bir ilaç daha yazıyor sonra bir başkası bir ilaç veya bir cihaz daha! Aslında hep yavaş yavaş ölüyorsunuz demektir bu! Ama hala daha büyük televizyon almakla, bir dahaki sene tatilini nerede yapmakla meşgulsünüz ya da arabanızın çizilen kaportasıyla meşgul; veya başka bir hesapla meşgul; yeni bir ev alıp kiraya vermenin derdinde(!).

Hayatın komik yanı ise ciddi sıkıntı ve hastalıklarda insanın kendini motive etmesi ise gelecekle ilgili büyük planlar yapmasına, günlük uğraşlara canla başla bağlanmasına bağlı! Hayatın milyonlarca rengini siyahtan, koyu kızıllardan, mor ve koyu kahverengi elemli hislerle hiçlik aynasından bakarak, düşüncenin renklerini beyaz veya pembeye çevirebilmek başarısı yeni umutlar ve kazanımlar sağlayacaktır!

Tam insan olabilmek için belki biraz acı çekmemiz gerekiyor, ölümsüzlüğün, kaçınılmaz sınırlarımız, başarısızlıklarımız ve bizzat varoluşla ilgili bütün o gizemin bilincinde olmaktan ileri gelen bir acı! Bu bilinç olmadan belki de neşeli hayvanlardan başka bir şey olamazdık” diyen Pearce.

Hayatı anlar gibi olmanın yolu; birazda içinde olmadığın yeni durumları yaşamaktır! Empatinin daha canlısı daha acı olanından; diye anlatabilirim belki!

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.