"Abilerim, ablalarım ve bilumum kardeşlerim, vapurumuz Kadıköy'den Karaköy'e gidene kadar zamanınızı alacağım. Bakın, şu elimde gördüğünüz kalemi sizlere ilk kez sunuyorum. Amerika'da üretilmiş, Avrupa'da test edilmiş bu tükenmez kalem, tam yedi renk yazmakta. Kırmızıyla mı yazmak istiyorsunuz, kolay, basın şu düğmeye yazsın. Yeşille mi yazmak istiyorsunuz, o da kolay, yine basın yeşil düğmeye yazsın; Siyahı da var mavisi de; şaşıracaksınız ama beyaz bile yazar bu kalem; yazar da bir şartla yazdığınız kağıdın kara olması gerek. Bu mucize kalemi almakla kalmayacaksınız, bir de yanında size "darbe olacak mı," kitapçığını hediye ediyoruz. Şimdi pamuk eller cebe girsin ve boş çıkmasın. Yok eğer ben bu kalemi de kitapçığı da almaktan korkarım, diyenler varsa, ben iskelede bekliyorum, çaktırmadan cebinize sokarız!"

Elindeki kalemleri ve kitapçıkları sallayarak konuşan vapur işportacısının sözlerinden etkilenen ve bir ulusal gazetede haber müdürü olarak torpille işe başlayan Zavallı Mavallı adındaki kişi elini cebine atarak,"ver birer tane," dedi ve parayı uzattı.

Elbet, derdi yedi renk yazan kalem değildi.

Asıl merak ettiği son aylarda televizyonlarda izlediği ve dinlediği, gazetelerde okuduğu "darbe mi olacak," sözleriydi.

Oturduğu yerde sağına soluna bakınarak, aceleyle kitapçığı açtı. Gözüne ilk çarpan "darbenin belirtileri," başlıklı yazının altındakileri hızla okumaya başladı.

Öyle ya, darbelere karşı biri olarak bu belirtileri bilmeliydi; bilmeliydi ki ona karşı tavır takınsın.

Mesela, darbenin belirtileri nedir?

Muhalif bir yazar, "kiraz çiçek açtı," diye yazarsa; ya da bir şirket reklamında "darbeli matkaplar, tam size göre," diye tanıtım yaparsa; ya da balkonunuza bir güvercin pislerse; ya da meteoroloji "ülke genelinde havalar parçalı bulutlu," diye söylerse, işte o zaman darbe olacak demektir

Korkmayan be ya!

Darbe olacak, diye mezarlıktan geçerken ıslık çalanlara, türkü söyleyenlere benzediniz artık; ölüler mezardan kalkıp sizi öldürecek değil ki!

Gerçi bu darbe söylentileri de eskidi. Gündem, günden günü değişiyor.

Bunca yıllık gazeteciyim, hiç bu kadar kıllanmamıştım!

"Bu kış komünistler gelecek," diyenleri dinlediğimizi biliriz. Peki ne oldu, 1980'de faşistler darbe yaparak memleketin anasını ağlattılar. 24 Ocak kararlarına gayet anlamlı bir şekilde gönderme yaparcasına usta yazar ve yurt sever olan gazeteci Uğur Mumcu aynı tarihte katledildi.

Ülkemizin seçkinlerinin Milli Bayramlarımızda ya başı ağırdı, ya dişi!

Yersen, dediler!

Biz yemedik de yiyenler yiyerek bugün yediklerini kusuyorlar.

Bir mafya çıkıyor, bağırıp çağırarak birilerine ayar vermeye çalışıyor!

Ayar verilmeye çalışanların ayarsızları, "bu bir darbe çağrısıdır," diye köşelerinde köpürüyorlar.

Satılmış gazetelerinin, kiralanmış tetikçileri, korkmayın la!

Darbelere ilk olarak karşı çıkanlar 1980'de anası ağlatınlar olacaktır. Yani, darbelerin kaymağını yiyen memleket manyakları, siz olmazsanız ne darbe olur ne de arbede çıkar bu ülkede!

Zakkum ağacının dalına konmuş olan dallamalar, artık bırakın ötmeyi!

Anadolu kültürünü unutup, Arap kültürünün kümesinde yumurtlamaya çalışanlar, boşunadır hevesiniz.

Unutmayın o kümesin horozu her zaman Türklerdir!

Her renk yazan kalemi de satsanız, her türlü ipte de oynasanız da boşuna!

Arap entarisini bu ulusa giydirmek zor.

Darbe mi olacak!

Korkma la!

Biz demokratlar buradayız!

Hani çaktırmadan cebimize, fikrimize sokmak isteyenler var ise elini tutar, "hırsız var," diye bağırırız!

Darbenin ayak seslerini de iyi biliriz dayak seslerini de!

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.