Kadro “iyi” diyoruz, topçular “kaliteli” diyoruz…
Olmuyor, olmuyor, olmuyor!
Kaliteli malzemeyi nerede ve nasıl kullanacağınızı bilmiyorsanız eğer; pek de bir önemi yok yani elinizde neyin olduğu…
Evet, İstanbulspor maçından bahsediyoruz…
Cepteki 3 puanımızı göz göre göre ve bile isteye bir puanla nasıl değiştiğimizden bahsediyoruz…
Erkan Hoca’nın hiçbir mana veremediğimiz oyuncu değişikliklerinden ve takımın belini nasıl kırdığından bahsediyoruz…
Devam edelim mi?
Gerek yok!
Hani derler ya: “Bahtsız Bedevi” diye…
Tam da ona döndük be!
Kazı tutuyorsunuz balası kaçıyor, danasını tutuyorsunuz anası kaçıyor!
İbrahim Akdağ düzeliyor, Emrah göçüyor…
Pote düzeliyor, defans çöküyor…
Tüm bunlar yetmezmiş gibi üstüne üstlük Erkan Hoca kalkıyor ve takımın ayarlarıyla öyle bir oynuyor ki; ensemizde resmen boza pişiriyor!
Yani bir maçı da şöyle arkamıza yaslanarak izleyelim be!
Bir maçta da tedirgin olmayalım ve korkmayalım, ne olur ki yani!
Her maç aynı, her maç aynı!
Sık, sık dur!
Geril, geril dur!
Vallahi bu gidişle yüksek gerilim hattına döneceğiz hepimiz!
Bu nedir yahu!
Tamam…
Futbol bir oyun sonuçta; yenersiniz, yenilirsiniz bunlar doğal şeyler…
Ve fakat…
Üç puanı hem de gözünüz kapalı alabileceğiniz bir maçta yokları oynar ve saçma sapan işler yaparsanız; kusura bakmayın ama bu iş oyun olmaktan da çıkar, doğal olmaktan da…
Sonra?
Sonra da kalkıp dersiniz ki:
- Üç puan ayağımıza kadar gelmişti, ama!..
Hiç darılma!
Hiç kırılma Erkan Hoca!
Elinde hem de en lezzetlisini yapmaya yarayacak malzeme varken, sen bildiğin dibini tutturdun helvanın!
Şimdi…
Sen olsan yer misin bu helvayı hocam?
Yemezsin elbette!
O halde…
Mutfağı hor kullanıp, malzemeyi de ziyan etme ki, ağzımızın tadı bozulmasın hocam!
Bizden söylemesi…
