Eğitimci ve siyaset insanı olarak, Eğitimle ilgili meselelerimiz ve çözümüne dair görüş ve önerilerimizi dönem dönem dile getirmeye çalışıyoruz.

Özellikle eğitimde reform derecesinde süratle yapılması gereken, Eğitim sistemimizin çözümüne dönük hassasiyet, düşünce ve önerilerimizin;

Ülke yönetimimizin, en üst perdesinden, Cumhurbaşkanımız tarafından dillendirilmesi, bizleri umutlandırmış ve çözümüne dair tavsiye ve önerilerimiz açısından da cesaretlendirmiştir.

Tabi eğitim meselemizle alakalı problemi son yıllarla özdeşleştirenler, güncel siyasi hezeyanlar ile gelenekçilik ve yenilikçilik tartışması yapanlar, Eğitimde reform talebinin gelmesi ile sanki de cumhuriyet dönemi sürece atfen bir değerlendirme yapılıyor gibi hadiseyi ajite ve maniple etmeye çalışsa da

17 yüzyıl sonlarından, günümüze kadar devam eden eğitimde batılılaşma hareketlerinin, reformlarının başarısız olmasının tarihsel ve pedagojik temelinden uzak bir zihniyetle

Günümüze ait problemleri, tarihsel ihmal ve ihanetlerinden uzak ve sadece günümüzde yapılmayanlar çerçevesinde sorgulamak, yargılamak iyi niyet ve samimiyetten uzaklıktır.

2. Dünya savaşında yerle bir olan Japonya ve Almanya’nın, tüm dünya insanının ihtiyacını üretebilecek potansiyele ulaşmasının Temel alt yapısı, bizler gibi eğitimde batılılaşma reformlarının kötü bir kopyacısı olmanın ötesine geçip,

Kendi milli insanını yetiştirecek milli eğitim felsefelerini merak ve sorgulama temelinde yaşantıya dönüştürebilmeleriyle sağladıkları gerçeği karşısında nasıl bir değerlendirme yaparlar bilemiyoruz ama,

Biz öncesinde kaleme aldığımız eğitimde reform öneri ve tespitlerimize , bazı gerçekler ile önce yüzleşerek devam etmek istiyorum.!

İslamın İlk emri “OKU” İlahi hükmü ile yücelen ve insanlık şerefini yücelten, medeniyetler tarihinin mihenk taşı olmuş, nice batılı medeniyetlere ışık saçmış Türk –İslam medeniyetini Türk Eğitim sistemi ile temellendiremediğimiz bir gerçektir.!

Kendi insanımızı Okuma gavur olursun sözde İslami öğreti fitnesine mahkum edip, akli ve nakli bilimlerde tefrikaya sürüklenip cehaletin ve taassubiyetin kıskacında en temel problemine bile çözüm üretmekten aciz Türk İslam medeniyetin bakiyesi kaldığımız bir gerçektir.!

Yaşadığı çağda karşı karşıya kaldığı her türlü maddi ve manevi probleminin temel eksikliği ve sıkıntısı Türk Eğitim sistemi olduğunun bilinci ile kendi basiretsizliğimizi, niteliksizliğimizi aracı kurumlara yüklediğimiz bir gerçektir.!

Sosyal, siyasal, ekonomik, askeri, kültürel, demografik vb birçok beşeri problemimizin temel kaynağı eğitimsizlik, cehalet ve taasubiyet olmasına rağmen, nüfus ortalamasına göre eğitime en az; mana yükleyen, kaynak ayıran, kitap okuyan idealizmden yoksun fukaralar kaldığımız bir gerçektir.!

Günü birlik hezeyanlarımıza, popülist politikalarımıza,kısa vadeli menfaat ve çıkarlarımıza ,geleceğin neslini heba eden, pinpon topu misali sistemden -sistemsizliğe havale eden, bir labirent serüvenine sürükleyip,bilinmeze ve meçhule sürükleyen zat-ı şahaneler olarak eğitime ahkam kestiğimiz bir gerçektir.!

Daha iyi bir evim, daha iyi bir arabam, eşyam, hayatım olsun kaygısı ile ictimai hayatını düzenleyip, daha eğitimli, kültürlü bir evladım olsun endişesinden bihaber ebeveynler olarak öğrenci veliliğini üstlendiğimiz bir gerçektir.!

İnsanı Yaşat ki.! Devlet Yaşasın ecdat felsefesi ile donanmış, İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır ilahi ölçüsü ile güya şahsiyet kazanmış ,insanlık onur ve şerefini ancak eğitimle kazanılabilineceğinin şuurunda duayenler olmamıza rağmen, insana ve evlada yatırımı en aza indirgemiş riya ve istismarın daniskası olduğumuz bir gerçektir.!

1945’lerde yerle bir olmuş, maddi ve beşeri istihsal gücünü kaybetmiş Almanya ve Japonya gibi ülkelerin 70 yılda eğitimle başardığı kazanımları asırlardır elde etmeye ve sistemize kılmaya muhtaç biçareler olarak yaşadığımız bir gerçektir.!

Kalıcı yatırımlarının, teknolojisi, parası, mühendisi, araç ve ekipmanı kendine ait olamayan, hamaliyesi, taşı, kumu, çakılı milli, üretimde montaj sanayisi ile ünlü kendi ihtiyacını üretemekten yoksun bir medeniyetin duayenleri olarak övündüğümüz bir gerçektir.!

Asırlardır adı Milli soyadı karmaşık bir ilişkiler ağının sembolü bir sistemin günümüze yansıyan figüratif sembolleri olduğumuz bir gerçektir.!

Yüz binlerce akademisyen ve eğitim bilim insanlarının üzerinde fazla kafa yormadığı, yoranların dinlenmediği, herkesin ve kesimin ahkam kestiği, kendileri eğitim sisteminin birer yaşayan problemi iken, problemi kendi dışında, dahili ve harici güruhlarda arayabilecek, problemi ihanet odaklarına havale edebilecek kadar bir kısırdöngüye, ferasetsizlik ve basiretsizliğe mahkum ve mecbur ilim deryası olduğumuz bir gerçektir.!.

"Çalışmadan, yorulmadan, üretmeden rahat yaşamak isteyen toplumlar; önce haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar." Sözü ile bizlere muasır medeniyetler seviyesinin reçetesini sunan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu sözüne bizleri muhatap kılan ve mahçup eden biçareler kaldığımız bir gerçektir.!

Sınıflları öğrenciler ile hınca hınç dolu iken, okulları her nevi öğrenmeyi çabuklaştırıp ve kalıcı izli süreçte yaşantıya dönüştürebilecek araç ve gereçlerden, materyal, yöntem ve proğramdan, öğretmenden yoksun kaldığımız bir gerçektir.!

İsraf, yolsuzluk, tüketim, talanda sınır tanımayanların harcama kalemleri karşısında eğitime ve eğitimciye anlam ve mana yüklemeyen, sosyal ve ekonomik statüsünü göz ardı eden, yönettiği, ilinin, ilçesinin, köyünün bilgisayarsız, laboratuarsız ve öğretmensiz okulları dururken, onlarca köy okulunun ihtiyacını karşılayacak makam odalarının, makam otolarının, saltanat ve safahatın içerisinde ki namı şahane yöneticilerimiz olduğu bir gerçektir.!

Fiziksel, zihinsel, ruhsal, sosyal özellikleri farklı öğrencilerimize aynı sınıfta aynı müfredatı uygulayıp bir makine dişlisi arasında aynı tornadan, aynı kalıpta çıkarmaya çalışan ilim ve eğitim mentalitemiz devam ettiği bir gerçektir.!

Okul öncesi ve ilk öğretimde özellikleri ve yeteneklerinin geliştirilerek keşfedilmesi gereken öğrencilerimizi ta eğitiminin başlangıcından itibaren, belki de sosyal ve real yaşamında hiç kullanamayacağı, yetenekleri elvermediği için potansiyele dönüştüremeyeceği bilgilere boğup,sınavlar ile ölçüp bilgi hamalına çevirdiğimiz evlatlarımızın vebal ve sorumluluğunu üstlenen alim ve duayenler olarak kaldığımız bir gerçektir.!

İlgi, istidat, özellik ve kabiliyetleri doğrultusunda orta ve yüksek öğretime yönlendirilmesi gereken öğrencilerimizi birkaç sınavla özdeş akibetlerini rüzgarın insafına terk eden eğitim ve ilim sisteminin varlığı bir gerçektir.!

Çocuk olmadan,doktor,avukat,mühendis olan, oyun çağında hayatın ağır yükü ve sorumluluğunu üstlenen ve bu yükün altında küçük cüssesi ve yüreği ile ezilen bir neslin müsebbipleri olarak devam ettiğimiz bir gerçektir.!

Eğitim İnsan yavrusunun insallaştırılması iken, dünyevileşmenin, maddileşmenin, makyevelist ve pragmatist bir zihniyetle insanlarımızı canileşmenin, zalimleşmenin, ilkesizleşme ve idealsizleşmenin kıskacına sürükleyen ve biz Müslümanları İslami ve İnsani hedef ve ideallerimizden uzaklaştıran bir eğitim sistem gerçeğinin sonucuyuz

Evde ana kalmayınca anaokulları açan, huzur kalmayınca, huzur evleri kuran, internetin, televizyonun, film ve dizilerin, sahte şahsiyet ve kahramanların insafına kişilik ve şahsiyetini evladı ile birlikte terk edenlerin vicdan karasıyız.

Kendimizin ve evlatlarımızın kaçırdığı namaz vakitleri yerine, kaçırdığı deneme sınavları,kırık notları bağrımızı yakan çok manidar bir hassasiyet taşımasına rağmen bi türlü çözemediğimiz en derin problemin Eğitim meselemizin çözümsüzlüğüyüz.

Sınıfları kalabalık öğrencilerle dolu fakat bom boş, kahve ve lokalleri öğretmen ve ilim erbab-ı ile dolu, aile bireyleri aynı ev içerisinde birbirinden uzak ve kopuk, okulları 21 yüzyılın ihtiyacına ve problemlerine çözüm üretme realitesinden, yöntemlerinden, proğramlarından, meteryal ve metodlarından uzak, klasik koşullandırmanın günümüze yansıyan silüetleriyiz.

Üç beş asır önce karanlık çağı yaşayanları, medeniyetimize, hoşgörü ve insafımıza sığınanaları, kılıçla, kalkanla kovaladıklarımızın kısa bir süre sonra topla tüfekle bize dünyayı dar eden, asırlara şamil bir medeniyeti misak-i milliye sıkıştıran bir ilim-fen-bilgi realitesi karşısında bile Hala daha aklını ve iradesini bir fani ölümlüye,onun iradesi ve ferasetine bağlayan, inançlarını ve değerlerini yaklaşık binlerce yıl öncesinin manheizim dini ölçüleri ile tanzim eden,yaşayan,inanan inanç ve ideal fukarası dini ve siyasi otoriteleriz

Kendi insanına uymayan bir elbiseyi, montaj sanayi ustalığı ile giydirmeye, donatmaya, uydurmaya çalışan, İlim ve eğitim insanlarının, öğrencilerinin bilimsel yeterliliklerinin ve potansiyellerinin önüne müstemleke bir zihniyetle bilgide kalıcılıktan ziyade ezber yeteneğini ölçeklendiren ulusal ve uluslar arası sınavları değerlendirme ve ölçeklendirmeden ziyade engelleme zihniyeti ile uygulayan yap boz sınav zihniyetinin duayenleriyiz.

Kıymetli okuyucularım, gönül dostlarım; eğitim meselemizi biz müsebbipleri çerçevesinde sorgulayarak bazı gerçekler ile yüzleşerek belki de canınızı çok sıktım.

Meselenin çözüm noktasına dair birkaç cümle ile affınıza sığınıyor ve sabır diliyorum.

Eğitimde toplam kalite açısından Eğitim birliği muhakkak ki önemlidir, ülkemizin ekonomik ve sosyal şartaları eğitimde fırsat ve imkan eşitsizliği açısından olması gereken birlikteliğe tezat olup,

Ülkenin en ücra köşesinde bile okulların bütün aynı imkanları ile donatılması 21.Yüzyıl bilgi çağının öncelikleri ve ihtiyaçları bağlamında bir zaruriyettir öncelikli yatırım proğramına dahil edilmesi bir mecburiyettir.

Eğitim sisteminin temel öğesi olan öğretmenlerin sosyal statülerinin çok yüksek olmadığı görülmektedir.

Öğretmen maaşları, AB ortalamasının çok altında olup bu hak edişler muhakkak ki tanzim edilmelidir. Liseden okul başarı sıralamasında ilk yüzde ona giren öğrenciler statüsü ve yaşam standartları yükseltilmiş, iadeyi itibari teslim edilmiş öğretmenlik mesleğini sınavsız tercih etmeleri ekonomik, bursluluk ve sosyal şartlar ile teşvik edilmeli

Geleceğin bütün meslek erbabını yetiştirecek öğretmenlerin kutsal mesleğinin statüsü en üst düzeye getirilerek bir insan mühendisine layıkıyla kıymet ve anlam yüklenmelidir.

Son zamanlarda yapılan program ve sistem değişikliklerinde üretici, sorgulayıcı bireyler yetiştirileceği söylenmekle birlikte, uygulamada ezberci eğitim sürmektedir. Bunun da sebebi sınav sistemleridir, rehabilite edilmelidir.

Milli Eğitim Bakanlığı aşırı derecede merkezileşmiş durumdadır. Okulun bulunduğu sosyal ve beşeri çevre dikkate alınarak probleme ve ihtiyaca yerinden çözüm üretecek, proğram geliştirecek, müfredatı zenginleştirecek yetkilerin bir kısmı okullara aktarılmalıdır.

Öğretmen yetiştirmede Eğitim Fakülteleri, bir çok iyileştirmeye rağmen yetersiz kalmaktadır. Mesleğin kutsaliyeti ve ehemmiyeti ölçeğinde öğrenci seçme imtiyazı ve önceliği tanınmalıdır.

Özellikle yeni üniversitelerin açılmasında ya da mevcutlarında yeni bölümlerin açılmasında, istihdam-eğitim ilişkisi dikkate alınmamaktadır. Okuma ve Diplama oranı yüksekliği, eğitim yüksekliği ve potansiyeli ile orantılı değildir unutulmamalıdır.

Ortaöğretimde meslek eğitimine gerekli önem verilmemektedir. Yaşadığımız çağın öncelikli ihtiyaçları ve problemleri dikkate alınarak, tüketici toplum tipinden üretici toplum niteliğine bizleri kavuşturacak mesleki eğitimin sadece imam hatip hassasiyeti ile değil bütün mesleki alanlarda tanzim edilmesi bir zaruriyettir.

İmam hatip mescidleri ile fen lisesi laboratuar sınıflarının Türkiyedeki bütün okullarda aynı çatı altında kurulması ve yaşatılması yatırımlarının her türlü dünyevi yatırımın önüne çekilip gayr-i safi milli hasılanın büyük kısmı yeni bir nesli hayata kazandırana kadar eğitime öncelikli yatırıma aktarılmalıdır.

Okullarımızda bırakın yönetici atamalarımızı, öğretmenlerimizin bile bazı korku ve endişelerimizden hareketle ve siyasi çıkarlarımıza göre değil, liyakat ve ehliyet gözetilerek gerçekleştirilmesi, üniversite eğitimini yüzde onluk başarı diliminde tamamlayıp yüksek lisansını tamamlayan öğretmen adaylarından öncelikli seçilmesi gereklidir.

10.11 yüzyıllarda yatılılık ve bursluluk sistemini eğitime ve medreselere kazandırmış bir medeniyet olarak orta öğretimde ve yüksek öğretimde, zeki, kabiliyetli, idealist garip guraba çocuklarımız için fazlası ile artırmalı, kaybolmaya yüz tutmuş binlerce potansiyelimizi eğitime kazandırmalıyız.

Bu durumdan faydalanmaya çalışan cemaat, cemiyet, tarikat vesaire gurupların insaf ve inisiyatifinden devlet olarak evlatlarımızı kurtarmalıyız.

Eğitim hakkından yararlanma konusunda bölgeler ve cinsiyet arası eşitsizlikler sürmektedir.

İslamın ilk emri erkek veya belli bir zümre okusun değil, evrensel olup her insan için geçerlidir bu eşitsizlik ve adaletsizlik kaldırılmalı, sınıf ve okul sayısı artırılarak kalabalık sınıflar azaltılmalıdır.

Eğitim sistemimiz, bir bütün olarak üretici insanlar yerine, daha çok tüketici insanlar yetiştirmektedir. Bu durum da her geçen gün insanlarımızı çalışmaktan alıkoymakta, tembelleştirmektedir.

Çalışanları ise Bilgi hamallığına sürüklemektedir. Sosyal ve içtimai hayatta bize lazım olabilecek yeterli ve faydalı bilgiyi yaşantıya dönüştürüp içinde yaşadığı topluma fayda sağlayabilecek önce insan sonra meslek erbabı yetiştirmek çağın bir zaruriyetidir.

Dersler genelde okullarda, sınıflarda kuramsal olarak yapılmaktadır. Uygulamaya gerekli önem verilmemektedir. Genelde ders içerikleri, öğrencileri yaşama hazırlamamaktadır. Bilgiler ezberletilmekte, yaşamda nerede, nasıl, ne zaman kullanılacağı öğretilememektedir.

Müfredat buna göre zenginleştirilmeli, çeşitlendirilmeli bölgesel özelliklere göre okul eğitim ve yönetim kadrosu, okul aile işbirliği tarafından seçilebilmeli, tercih edilebilmelidir. Velhasıl Türk Eğitim sistemimizin temelde iki problemi eğitim ve sistem olup, problemi siyaset üstü bir hassasiyetler, Aydınlık yarınlarımızın sorumlu belirleyicilerini yetiştirmek idealiyle hayatını ve ömrünü bu meseleye adayan Akademik ve bilim çevrelerinin, eğitimcilerin merakına, çalışmasına, planlamasına, programlamasına sabır ve tevekkülle müsaade edilmelidir

Selam saygı dua...

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.