Hani olur ya!

Canınız sıkılır!

Sıkı can iyidir, der ukala tayfasından kendini gırgırcı sanan bir dümbelek!

Canınız iyice sıkılır, sıkarsınız dişinizi.

Herkesin hayatında vardır zembereği zırlamak için kurulmuş kişiler.

Hani sohbet etmeye kalkarsınız üç beş dost; biri edebiyattan bahsederken sizinki balıklama dalar söze!

Neruda’nın sadece ismini duymuş, Nazım’ı da salt vatan haini yerine koymuş olduğundan dolayı, başlar size Türk Edebiyatını anlatmaya.

Ayıp olur diye kesmezsiniz sözünü; ama sazı almışken eline tıngırdatır durmadan.

Orhan Veli’nin yalısında yen gelerek şiir yazdığını iddia eder. Necip Fazıl’ın ne geçmişini, ne de son günlerini okumuştur; ama bir şiirinden birkaç dize ile necip bir fazıl ustası olduğunu sanır!

Siyasetten söz edecek olsan, aynı kişi başlar ahkâm kesmeye.

Donar kalırsınız siz de.

Mesela, Lenin’in aslında kapitalizmi savunduğunu, Adolf Hitler’in hümanist olduğunu ve rahmetli Menderes’in bir don davasından asıldığını hayretle dinlersiniz.

Bir de gelecek seçimlerde hangi partinin yüzde kaç oy alarak iktidar olacağını öğrenirsiniz muhteremden.

Ekonomi derseniz derin bilgisiyle ezer geçer sizi.

İthalat ve ihracattan bahsederken gerilirsiniz.

En önemlisi ise, altı ay sonra doların kaç TL olacağını da ondan öğrenirsiniz.

Ticaret mi?

O da ne?

Adam bitirmiş işi.

Para nasıl kazanılır, yatırımın hası nasıl olur iyi bilir; ama “ kaç paran var,” diye soramazsınız… Ayıptır!.. Çünkü, iki bardak çay için, iklim değiştirir!

Aşkı da iyi bilir, meşki de!

Hele bir gönül maceralarını anlatsın!

Yeminle, delirirsiniz!

Ve diyemezsiniz ki; “ulan hıyar, sen sadece ayılara aygırlık yaparsın, başka da bir işe yaramaz senin aşkın!”

..

Böyle gelmiş, böyle gidiyor bu işler.

Nezakete nem değmesin diye bunları dinleyenlerin de aslında onlardan farkı kalmıyor.

O kadar çok yalan dinliyorsunuz ki siyasetçiden, gazeteciden ve dost bildiklerinizden!

Siz de şu yalan dünyada yalanlarla oyalanmaya başlıyorsunuz.

Yani farkında olmadan size de bulaşıyor riya, yalan, çıkar, sahtecilik..

Canınız sıkılıyor bu havda.

Canınız sıkıldıkça, sıkarsınız dişinizi!

Ve birkaç dize bağırarak sizi size çağırır.

"Hava toprak gibi gebe.

Hava kurşun gibi ağır.

Bağır bağır bağır bağırıyorum.

Koşun kurşun eritmeğe çağırıyorum…..”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.