Evet, her yönüyle acıyor canımız.
 
***
 
Öncelikle güzelim ülkemizin içine sürüklendiği kaos ortamı...
 
Tırmanan ya da tırmandırılan terör...
 
Her gün gelen şehit haberleri ve bu haberlerin sayısının giderek artıyor oluşu...
 
İç barışın bozuluyor olması...
 
Ve de "umut" olarak gördüğümüz insanların, hele de siyasi lider ve kadroların yarattığı "umutsuzluk ortamı" sadece canımızı yakmakla kalmıyor, yarınlara daha bir endişe ve kaygıyla, biraz da tasalanarak bakmamıza neden teşkil ediyor.
 
***
 
Akıllarda cevabını aradığımız, ama bulamadığımız yığınla soru var.
 
İlk soru hiç şüphesiz "hem ülke ve hem de Erzurum olarak nereye gidiyor, hangi karanlık dehlizlere doğru sürükleniyoruz?" sorusudur.
 
***
 
Önce ülkenin durumu?!
 
***
 
Savaşıyor muyuz, gösteri mi yapıyoruz, tehlikeli bir oyunun peşinde miyiz, belli değil
 
Filim mi çeviriyıruz?
 
Niye yığınla askeri, silahı, tankı, topu, tüfeği sınıra yığdık, dostlar alışverişte görsünler diye mi?
 
***
 
Savaşsa savaşalım, ama adını ve de neden savaştığımızın sebeplerini koyalım orta yere.
 
Amerika istiyor diye mi savaşacağız, yoksa ülkemizin ali menfaatleri bunu gerektirdiği için mi?
 
***
 
Diyorum ki, sakın kafalarımızı karıştırma adına da hareket ediliyor olunmasın!
 
Aynen "cambaza bak" misalinde olduğu gibi, birileri bilerek ve isteyerek dikkatlerimizi başka yerlere çekmeye mi çalışıyor yoksa!
 
***
 
yoksa savaş tamtamları, giderek kötüye giden ekonominin ayak seslerini duymayalım diye mi çalınıyor?
 
Ya da ne bileyim, "bakın, hükümet olmayı beceremediler" dedirtmek için mi?
 
***
 
Bir seçim yaptık, siyasi tercihimizi 2 ay önce koyduk orta yere. Ama gelin görün ki, o tercihten yana somut bir gelişme bugüne kadar yaşamadık.
 
Orta yerde halktan "güven oyu alamamış" bir iktidar var ve bu iktidar sanki hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam ediyor!
 
Muhalefet derseniz, onların bu olumsuz durum umurlarına değil!
 
Sahi biz niye seçim yaptık?
 
Bir garip çelişki yok mu dersiniz?
 
***
 
Kim verecek bu sorunun cevabını?
 
Bence muhalefet liderleri.
 
Ancak, bu soruya cevap vermesi gerekenler, yani "hesap soracağız" diye meydanları inletenler, iki ayda "hesap sorulur" hale geldiler.
 
Ne ilginç değil mi?
 
***
 
Farklı değerlendirme ve açıklamaların ardından beylik sözler sarfederek hemen sandığın yolunu gösterenler, acaba nelerine güveniyorlar?
 
İnsan ülke gerçeklerine karşı bu kadar mı duyarsız olur?
 
***
 
Bırakalım ülkeyi...
 
Aha Erzurum ortada, gözümüzün önünde!
 
Yaz mevsiminin en sıcak ve hararetli günlerini yaşıyoruz, ama bu sıcaklık, boğucu ve bunaltıcı olmanın ötesinde bir işe yaramıyor.
 
Çarşıda, pazarda anormal bir durgunluk yaşanıyor.
 
Çünkü para yok, yatırım yok, şehrin kasası tamtakır.
 
***
 
Mevcut girdiler, çarkı dönderemiyor, yetersiz kalıyor.
 
Şehre mutlaka ekstra gelir gerekiyor, hem de acilen.
 
***
 
Anlayacağınız canımızın acıyor oluşunun en önemli sebeplerinden birisi budur, iş'sizliktir, aş'sızlıktır, yoksulluktur ve bütün bu olumsuzlukların doğurduğu umutsuzluk durumudur.
 
***
 
Başta ben ve benim gibi düşünenler, yarınlarımıza kaygı duyarak bakıyoruz.
 
***
 
Böyle giderse duvara fena toslayacağız!
 
Aslında tostladık gibi de.
 
Nüfus hareketliliği ve peşinden gelen demografik yapı şekilsizliği, bunun bariz bir örneği değil mi?
 
Yani daha ne olmalı ki, gözümüz açılsın?
 
İlla başımıza taş mı düşmeli, yoksa yıldırım mı çarpmalı?
 
***
 
Ekonomik hareketliliğini, çekinin senedinin karşılığını üniversite öğrencisinin harçlığına dayandırarak veren Erzurum'un, Erzurum esnafının, Erzurum insanının çok daha farklı gelir kaynaklarının yanında samimi sahiplere ihtiyacı var.
 
***
 
Sakın kimse "kaynağımız yok" demesin!
 
ekonomik darboğazı kolaylıkla aşacağımız kaynaklara fazlasıyla sahibiz.
 
Yeter ki, şehrin ekabir takımı Erzurum'u yönetme noktasında samimi, insani anlamda da mütevazı olsun.
 
***
 
Ben ne o samimiyeti, ne o ihlası ve hizmet aşkını, ne de alçakgönüllülüğü maalesef çoğu kimsede göremiyorum.
 
Herkes feriştah, herkes orkestra şefi, herkes alleme-i cihan!
 
***
 
Dolayısıyla herkesin, her şey olduğu ve her telden çalıp, söylediği bu şehirden, kulağa hoş nameler yükselmiyor.
 
Anlayacağınız topluca, el ele vererek şehrin akortunu bozduk.
 
Sıra o ellere kına yakmaya geldi.
 
Yakarız!
 
Artık neremize rastgelirse...
 
Elimize de, belimize de!
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Zakir 2015-07-27 10:34:15

kınayı müsait yerlerine bu ülkeyi bu hale getirenler yaksın.