Ekonomiyi bir kenara bırakalım, bu konuda racon kesenler zaten var; ayrıca son birkaç yıldır herkesin ekonomist olduğunu da unutmamak gerek. Kim ne derse desin, millet cebine gireni de çıkanı da iyi biliyor.

Siyasette istediğiniz cümleyi kurup, süslü iki kelimeyle de bezediniz mi tamamdır. Oysa ekonomi kelimelerle değil, rakamlarla anlatılır.

Bu konuda ne formül ezberlemeniz, ne de matematiğin piri olmanız gerekmez. Aldığınızı, verdiğinizi; gireni, çıkanı topladıktan sonra elinizde kalanla hopladığınızı tahmin etmek o kadar da güç değil!

Yani, siyasette masal dinleyerek uyuyabilirsiniz; ama ekonomi gerçek olduğu için bırakın uyumayı, uykularınız kaçar.

Her neyse, herkesin bildiğini ve yaşadığını burada yineleyerek kafa ütülemeyelim!

Asıl ütü, beyni buruşuk, fikri kırışık olanlara lazım.

Her nedense birçoğumuz kendi değerlerimizi öteleyerek eloğlunun önderlerine ve ideologlarına sempati ile bakma alışkanlığımızdan ya da hastalığımızdan kurtulamıyoruz! İşte bu da bizi kendimize ve tarihimize az da olsa yabancılaştırıyor.

Ne yazık ki "sağ" ve "sol" olarak tanımlanan her iki kesimde de bu tür insanlarımız var.

Yıllarca Türk Milliyetçiliği adı altında işlenen Arap hayranlığı ve yaşam tarzı ile, Avrupa tarzı yaşam ve hayranlığı arasında kendi öz benliğimizi silme noktasına getirildik. (Yine adım ırkçıya çıkacak!)

En basitinden Türk töresinde kadının yeri ve önemi çok değerli iken, Ortadoğu zihniyetinde yok sayılan ve sadece cinsel bir mal olarak bakılan kadın anlayışına karşı duyulan hayranlık ve uygulamaları görmemek için kör olmak gerek.

Bunun en acı tarafı da, bazı kadınların bu konudaki tercihini, "kendini yok sayan ve köleleştiren," zihniyetten yana seçmiş olmalarıdır.

Ne yapalım, sıpa ve sopa eylemini çok sevdiklerinden olsa gerek!

Gelecek için korkutan ve derin derin düşündüren ise, bir takım yanlış yapı ve insanlar tarafından çocuk beyinlerin bu kanala doğru yönlendirilmesine ses çıkarmayıştır.

..

Bir de Mustafa Kemal Atatürk'ün Nutuk'unu okumadan Bolşevik Devrimi'ni ezberleyenlerimiz yok değil yani! (Bakın yine sözü Atatürk'e getiriyorum. Ülkemizi işgal edenlere karşı hayranlık duyanlar, maskeli FETÖ'cüler, dağdaki PKK'lılar ve bazı cemaatler çok kızacak; ama olsun! İhanetin soğukluğu soluk kalplerini yine

serinletir!)

Demem o ki; el bize hayran, biz ele!

Bazılarımızın bayıldığı yabancı devrimcilerin, devrimlerinde Mustafa Kemal Atatürk'ü örnek aldıkları hangi ders kitabında var ki!

Küba'da vahşi kapitalizmin faşist Batista'sını yıkarak devrimini gerçekleştiren Fidel Castro'nun ve Küba devriminin asıl elemanlarından Che'nin, Nutuk'u okuduklarını ve hayranlıklarını dünya basınına duyurduklarını kaç kişi biliyor acaba!

"Emperyalizme karşı olan Türk solcular, beni değil, Atatürk'ü izlesinler; emperyalizme karşı zafer kazanan tüm milletler bizim gibi Atatürk'ü örnek almışlardır.."

Tırnak içine yerleştirdiğim bu cümleyi kim söylüyor?

Elbet, Küba kahramanı Castro!

Ve birçok ülkenin lideri buna benzer cümlelerle Atatürk hakkındaki fikirlerini açıkça belirtiyorlar.

Ve Che, katledildikten sonra çantasından Nutuk'un çıktığını da bilenlerimiz azdır değil mi?

Yani, bırakalım Fidel'i, Lenin'i, bizim Mustafa Kemal Atatürk'ümüz var.

Belki de bu yüzden emperyalizmin kemirgenleri, bayrak ve cumhuriyet ve de laiklik düşmanları Atatürk'ün adı geçtiğinde sıkılarak sıtma nöbetine tutuluyorlar. Ve bu yüzden de Atatürk'ü kalplerden ve zihinlerden silmek için her türlü yola başvuruyorlar!

Camilerdeki hutbelerde, birçok üniversitelerin kürsülerinde Mustafa Kemal adının geçmediğini biliyoruz.

İnsanı en çok acıtan ve acıyla düşündüren ise dost bildiklerimizin gizli düşmanlığı olmalı.

Bir de birilerinin Araplara olan aşkının, son günlerde onları nasıl şaşkına çevirdiğini görünce insanın gülesi geliyor.

Sanki kimse, "Araplara güvenilmez," demedi!

Sanki "Arabistanlı Lawrence" sıfatı verilen İngiliz'i hiç duymadılar. Bir İngiliz ajanının peşine takılarak Anadolu Türklerini sırtından hançerlemediler sanki!

Cumhuriyet ve Atatürk ve de demokrasi düşmanlığı yolunda yürüyenlerin bu yazıdan etkileneceğini asla düşünmem.

Katranı istediğin kadar kaynat, şeker olmaz ki! Yani, cins meselesi!

..

Yapmak istediğimiz, yazmak eylemiyle birilerine göre yanlış da olsa düşüncelerimizi aktarmaktır.

Bu da bir eylemdir yani!

Bu konudaki eylemimizi yarın birilerinin sahte veya samimi olarak kutlayacağı Cumhuriyet Bayramı'nda Atatürk'ün cumhuriyet için söyledikleriyle bitirelim.

"Cumhuriyet bedava kazanılmış değildir, bunun için kanımızı akıttık.."

Biz de bir yazı eylemcisi olarak pankartımızı yazalım bari.

"Kanla kazanılan parayla satılmaz!"

Herkes bilir ki; demokrasi ve cumhuriyet, emlakçı aracılığı ile denize nazır satılık cumbalı bir ev değildir.

..

Ekonominin gerçeği uykularımızı kaçırabilir, siyasi söylemler bizi uyutabilir; ama gün gelir mahmur beynimizle uyanırız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.

Yani, ekonomimizde kaybettiklerimizi gün gelir yeniden kazanırız; yok sayılan haklarımızı yeniden var eyleriz; ancak kaybettiğimiz cumhuriyet, bağımsızlık ve laiklik olursa, uyanmamak üzere yatmış oluruz!

Şam'ın şekerinden, Arap'ın hurmasından ve Lenin'in devriminden bize ne!

Biz, bize; atalarımıza ve Atatürk'e benzemeliyiz!

Yoksa, birileri bizi fena benzetecek bu da böyle biline!

..

Bu düşüncelerim haramsa, söylesin milyonlara milyonlar alarak fetva satanlar.

Haram içtik; ama hiç haram yemedik, haram söz söylediysek, tövbe edip el etek ve

öpülecek ne varsa öpelim!

Söyle be Moiz, haram mı!?

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.