Bazı yöreler vardır ki, oraya haberciler hiç girmemiştir.
İşte onlardan biri de Erzurum'a 200 kilometre uzaklıktaki Karaçoban ilçesidir.
Çıkan birkaç yerel haberin dışında pek tanınmayan ilçelerden biridir Karaçoban.
İtiraf etmek gerekir ki, bu biraz bizim, biraz da o ilçede yaşayanların kusurudur.
19 Ağustos'a kadar çoğumuz Kırımkaya’nın adını bile duymamıştık.
Ancak kuzenler, yakınları ve aileleri, bu tarihten sonra bize Kırımkaya’nın ismini ezberlettiler.
 
RECEP İLE RIDVAN'IN HİKAYESİ
Recep ile Rıdvan, aynı köyde, birbirine yakın evlerde, iki kız kardeşin çocukları olarak dünyaya geldiler.
Teyze ya da bacanak çocukları olarak, birlikte oyun oynadı, birlikte okula gitti, birlikte ağladı, birlikte güldüler.
Erzurum'un Muş sınırına yakın Kırımkaya Mahallesinden 'ekmek parası' kazanmak için İstanbul'a gittiler.
Daha doğrusu Rıdvan 8 yıl kadar önce gidiyor, ardından Recep.
İstanbul Esenyurt'taki kot taşlama işinde çalışırken aynı evi paylaşıyorlar.
Biri çorbayı pişirirken diğeri sofrayı hazırlıyor.
Gurbet acısını, hüznünü aynı evde yaşıyorlar.
İstanbul'un özel yerlerini izinli günlerinde birlikte dolaşıyorlar.
Çocuklukları gibi gençlikleri de kardeş gibi geçiyor.
 
YOL AYIRIMI
Önce Rıdvan yollarını ayırıyor ve aileden habersiz 2012 yılının Ekim ayında terör örgütünün kampına katılıyor.
Ailesi Rıdvan'ın örgüte gitmesine neden olarak 15 yaşında yaşadığı iki olayı gösteriyor.
Anne ve babasının anlattığına göre, bu olaylar Rıdvan'ı koparıyor.
1-Elindeki dergi yüzünden İstanbul'da gözaltına alınıyor.
iddiaya göre  üç gün işkence görüyor.
2- Kürtçe konuştuğu için şikayet üzerine yakalanıyor.
Yine iddiaya göre, orada bozuk para dolu poşetle yüzüne vuruyorlar.
 
RECEP ŞEHİT OLUYOR
Recep, ilk kez ‘can arkadaşı Rıdvan'ı yalnız bırakıyor.
O köydeki diğer 50 genç gibi 'severek ve isteyerek' vatani görev için hazır olduğunu açıklıyor.
Ailesi ve arkadaşları Recep’i köyden davul- zurna eşliğinde uğurluyor.
Selahattin Beycur, yedi ay önce oğlu Recep'i Siirt'in Şirvan'daki birliğine götürüyor, teslim ediyor.
Recep’in rüyalarını süsleyen en büyük hayali de şu:
Askerlikten sonra İstanbul’a gitmek ve gönlünü kaptırdığı genç kızla evlenmek.
Ancak Jandarma Er Recep Beycur, Siirt'te 19 Ağustos 2015 günü PKK'lıların bombalı tuzağında 7 arkadaşıyla birlikte şehit oluyor.
Yirmi iki yaşında hayata veda eden Recep için Erzurum Hava Meydan Komutanlığında bir tören düzenleniyor.
O törende aileden biri sesini yükseltiyor:
-Genç kardeşimi gönderdim, cesedini alıyorum.
Terhisine beş ay kala şehit düşen Recep Beycur'un cenazesi, 220 hane ve 1600 nüfuslu Kırımkaya'da gözyaşları arasında toprağa veriliyor.
 
RIDVAN BASKINDA VURULUYOR
Kuzenlerden Rıdvan İpek ise bu olaydan 16 gün sonra bir başka teröristle Tunceli'de Polis Merkezine saldırıda ortaya çıkıyor.
Anlatılanlara göre, Recep'in ölümünden çok etkileniyor ve bile bile ölüme gidiyor.
Çatışmada, bir polis memuru şehit düşüyor, bir kadın hayatını kaybediyor.
Rıdvan da yanındaki teröristle birlikte ölü olarak ele geçiriliyor.
Daha doğrusu, 'yasalara karşı gelmenin bedelini' 23 yaşında hayatıyla ödüyor.
Rıdvan'ın cenazesi de köye getiriliyor ve 15-20 metre öteye defnediliyor.
 
 AYNI MEZARLIKTALAR
Şimdi aynı mezarlıkta yatan Recep ile Rıdvan'dan iki kardeş mi, iki düşman mı olarak söz etmek gerekiyor?
Baba Ramis İpek, yeğeni Recep ile oğlu Rıdvan'ın 'Kardeş kavgasına' kurban gittiklerini, 'savaşın iki kardeşi iki ayrı cepheye' yerleştirdiğini söylüyor.
Selahattin Beycur ile Ramis İpek, evlatlarının mezarını birlikte ziyaret ediyor, taziyeleri beraber kabul ediyorlar.
Anne ve baların ortak dileği şöyle:
- Barış istiyoruz, kardeşler toprağa düşmesin.
Uzun yıllar önce yaşadığımız 'sağ- sol' savaşı da aynı değil miydi?
O gün de sağ ve solda cepheleşen ‘düşman kardeşler’ birbirini öldürmüyor muydu?
Şimdi şunu merak ediyorum:
Kader Recep ile Rıdvan’ı karşı karşıya getirseydi…
Acaba birbirlerine kurşun sıkarlar mıydı? 
Bugünkü savaşın simgesi olarak gösterilen ‘bir şehit ile bir terörist’in öyküsü, içine girdiğimiz çıkmaz sokağın son fotoğraf karelerinden biri değil mi?
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Mehmet Dursun Koçak 2015-09-18 16:55:59

ağabeyi bu Olayların sebebi a)cehalet b)siyasiler c)medya d)menfaat ve bir öncesinden ders alamama Kurani Kerim'de hikayeler kıssalar var. Anlattığınız hikayede böyle bir hikaye Allah Razı olsun dersalmaklazım