Bir önceki yazımda "Türkiye sözün bittiği noktada" demiş önümüzdeki günlerde daha sıkıntılı günlere gireceğini ifade etmiştim.
Bir saat önce Malazgirt'te eşi ve kızıyla evine giderken Jandarma Binbaşımızı kahpece şehit ettiler. Yüreğimiz dağlandı. Aklıma üç yıl önce devletin tepesinde bulunan zatın "güzel şeyler olacak" demesi aklıma geldi. Acaba "güzel" dediği bu şehit haberlerimiydi.
2002 yılında ülke yönetimini devir alan AKP terörün minimize olduğu bir ortamda hükümet oldu.
Evet AKP hükümetleri gelir gelmez ilk yaptıkları şey güvenlikçi politikalardan vaz geçip sözüm ona daha demokratik ortamda ülke sorunlarını çözeceklerini ilan ettiler. İşlerin başında Beşir Atalay ve  Fırat vardı.
Sırasıyla yol kontrollerini kaldırdılar, aramaları es geçtiler, böylece teröriste rahat davranacakları alanları oluşturdular.
Körfez savaşıyla bölgeye yerleşen ABD terörün azmasında katalizör rolü oynamasının yanında açıkça destek verdi.
2008 yılından itibaren başlayan Ergenekon, Balyoz gibi davalarla Güneydoğuda tecrübe kazanmış askerleri hapse atarak askerin moral kaybetmesine yol açarken PKK ve yandaşlarına moral kazandırıyordu.
 2012 yılına gelindiğinde  Oslo görüşmeleri su yüzüne çıkmış, AKP ile Cemaat birbirine girmiş böylece ülkede güvenlik açıkları iyice büyümüştü.
Güvenlik boşluklarının oluştuğu ülkede , Habur Süreci, Açılım Süreci ve Çözüm süreci başlamış hükümet ve güvenlik güçleri sessiz kalırken bundan faydalanan örgütler, silahları yurt içine sokmuş, propaganda mekanizmasını işleterek binlerce gencin örgüte aktif olarak katılmalarını sağlamıştı.
PKK kendince kaymakam, savcı, hakim atamış, vergi toplamış, yol kesmiş, tehdit etmiş velhasıl devletin bütün otoritesini bölgede yok etmiş ve burada ben varım demiş kopacak bir iç karışıklığa tüm güçleriyle hazırlanmıştı.
Bütün bunlar olurken ülkeyi yönetenler Marksist metotları bilmediğinden attıkları her adım eşkıyayı  güçlendirmiş ve Kobani olaylarıyla bu hazırlıklar tam anlamıyla gün yüzüne çıkmıştı.
Devlet i yönetenler bu gelişmelere bir anlam verememişler veya vermek istememişler, seçimlerde nasıl olsa oyları alır yeniden hükümet oluruz duygusuna kapılmışlar ve 7 Haziran seçimlerinde bölgeden oy almayınca kafalarına yaptıkları dank etmiş ama  ateşte bacayı sarmıştı.
Seçim sonrasında ve öncesinde Diyarbakır'da, Bingöl Diyarbakır karayolunda, Kağızman dersinde, Göle ormanlarında, Şırnak'ta, Silopi'de , Vanda  onlarca olay olmuş ancak siyasi irade tepki bile vermemişti.
Bütün bunlardan cesaret alan bölücüler ne yazık ki son günlerde polis, asker, sivil vatandaşlarımızı şehit etmekte hükümet ise sözde tedbir almaktadır.
Sonuç olarak teröre karşı ciddi, etkili ve kalıcı iş yapılmak isteniyorsa:
1- Bu yıl bütün öğretmenleri eğiterek eğitim öğretim süresince Tük milletinin vatanı ve milletiyle bölünmezliği milli bir anlayışla anlatılmaları sağlanmalı.
2- Yıl boyunca Tarih, Coğrafya, Vatandaşlık , evresel insan hakları anlatılmalı toplumda tam bir konsensüs sağlanmalı. Okullarda başkaca bir ders anlatılmamalı. Anlatılanlar, yerli, milli ve insani bilgileri içermelidir.
3-Din adamları sözde değil özde, siyasi kaygı gütmeden iktidarı alkışlamadan doğru bir din ve din kardeşliği anlatmalı.
4- Basın ve yayın araçlarında yazan, çizen ve konuşanlar Türk devletinin tekliği, birliği ve hukukun üstünlüğünü işlemelidir.
Bütün bunlardan sonra kötülük yapanlara adalet terazisinde en ağır cezalar verilmelidir.
Bir yıl milleti bu doğrultuda eğitilerek kardeşleşme sağlanmalı ve bozulan dostluklar yeniden tesis edilmelidir. 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.