Sezen Aksu’nun “Gülümse” adlı şarkısını bilmeyeniniz, duymayanınız pek yoktur:
 
Belki şehre bir film gelir
Bir güzel orman olur yazılarda
İklim değişir Akdeniz olur
Gülümse…
 
İzlediğiniz bir film, algı ve duydu dünyanızda birçok değişikliğe neden olabilir. Canlı bir varlık olan şehirlerin havası da bir filmle değişebilir.
 
İnsanlar, artık boş zamanlarını televizyon seyrederek değerlendirme eğilimdeler. Tarihi, siyaseti, edebiyatı kitaplardan değil, dizilerden ve filmlerden öğreniyoruz! Tabiatıyla filmler, diziler insanların algılarını farkında olmadan; ancak etkin yöneten kitle iletişim araçlarıdır. Filmlerin ve televizyon dizilerinin tesiriyle insanların zihninde kişiler, olaylar, kültürler, gelenekler ve mekânlarla ilgili olumlu veya olumsuz yeni imajlar oluşur. Yani, bir film iç dünyamızın, nesnelerin ve bir şehrin iklimini değiştirebilir.
 
Filmlerle gülümsemeyen şehirler oldu güzel ülkemizde. Bu gülümsemenin sosyo-kültürel ve ekonomik açıdan etki gücünü (aura) gören turizm sektörü son dönemlerde filmlere ve dizilere bir başka ilgi göstermeye başladı. Hatta üniversitelerde 2000’lerin ortalarından itibaren film sektörü ve turizm arasındaki ilişki üzerine akademik çalışmalar, araştırmalar yapılmaya başlandı.
 
İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre, İngilizlerin yüzde 80’i sinemada gördükleri destinasyonlara gitme eğilimindeymiş. Rakamlar, film ve dizilerin turizm ve ekonomi için ne kadar önemli fırsat ve araç olduğunu gösteriyor. (Destinasyon, çeşitli amaçlarla yaşadıkları yer dışında seyahat edenlerin ilgisini çeken ve ziyaret ettikleri, turistik kaynakların kümelendiği coğrafî yer olarak tanımlanıyor.)
 
Meselâ 1996’da en iyi film seçilen, altı dalda Oscar kazanan, başrollerini Mel Gibson’un yaptığı ve William Wallace’ın hayatının anlatıldığı “Cesur Yürek” (Braveheart) filminin dünya sinemalarında gösterime girmesinden sonra İskoçya’daki William Wallace’ın anıtına ziyaretçi sayısı yüzde 300 artmıştır.
 
“Yüzüklerin Efendisi” (The Lord of the Rings) filmiyle Yeni Zelanda’nın kazandığı ekonomik değer 2 milyar dolar, bu film sayesinde Yeni Zelanda’ya gelen turist sayısında 2,4 milyon artış olmuş.
 
Bir filmle iklimi değişen destinasyonlardan biri de Kapadokya’dır. Ürgüp, Nevşehir… Turizmciler ve konu üzerinde çalışan akademisyenler 2002’de televizyonlarda milyonları ekrana kilitleyen “Asmalı Konak” dizi filminin ardından Kapadokya bölgesine yerli turist patlaması olduğunu belirtiyor. Turist sayısındaki artışı fark eden turizmciler Kapadokya bölgesinde yeni filmler çekmesi için yerli ve yabancı film yapımcılarının kapısını aşındırmışlar. Öyle ki; “Asmalı Konak”tan sonra Kapadokya’da 2006’da Adak, 2007’de Dicle, 2008’de Son Ağa, 2010’da Yer Gök Aşk isimli yeni diziler çekilmiş.
 
Bölgede çok sayıda sinema filmi de çekilmiş. Sonuncusu 2014’te bir Nuri Bilge Ceylan yapımı olan, Cannes Film Festivali’nin en büyük ödülünü (Altın Palmiye) alan ve başrollerinde Haluk Bilginer, Demet Akbağ ve Melisa Sözen’in oynadığı “Kış Uykusu” filmi de burada çekilmiş. Öğrenebildiğim kadarıyla 14 yabancı filmin de çekildiği Kapadokya’da 2008’den sonra beş tane de yabancı dizi çekilmiş. İtiraf edeyim 2004’te ailece Kapadokya’ya yaptığımız gezide biz de dizinin çekildiği Asmalı Konak’ı gezmeden duramadık…
 
Kapadokya’nın hemen yanı başındaki Aksaray da televizyon çekimlerinde (belgesel, dizi, film,  diğer çekimler)hayli yoğun. Sadece 2012’de 15 ayrı program çekimi olmuş Aksaray’da. Araştırdığımızda bilhassa il kültür ve turizm müdürlüğüyle belediyenin film ve televizyon yapımcılarını şehirlerine özellikle davet ettiklerini fark ettik.
 
Türkiye’de çekilmese de başrollerini Brad Pitt’in oynadığı “Truva” filminin ve heykelinin şehre getirilmesiyle Çanakkale’nin turist sayısı yüzde 73 artmış. Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı ziyaret edenler, Çanakkale limanına döndüklerinde karşılarına çıkan Truva atının önünde fotoğraf çektirmeden, Truva şehrinin maketini incelemeden Çanakkale’den ayrıldıklarını sanmam.
 
Dizilerin tesiriyle yerli turist sayısında patlama yaşayan Gaziantep ve Mardin’i de unutmamak gerek. Ya bütün ülkeyi gülmekten kırıp geçiren “Düğün Dernek” filminin Sivas folkloruna yaptığı hizmet? Kınalı Kar dizisinin Bursa’daki tarihi Cumalıkızık köyüne katkısı… Velhasıl filmler çekildikleri mekânları ve şehri cazibe merkezi yapıyor. Yerel yönetimler ve turizm otoriteleri, yeni yeni fark edilen dizi ve film sektörünün turizm ve tanıtımdaki ekonomik değeri için yerli ve yabancı yapımcıları kendi bölgelerine çekmenin uğraşındalar. 
 
Evet; iklimi, coğrafyası, tarihi, yaşadıklarıyla, kültür ve tabiat varlıklarıyla kendine özgü ayrıcalıkları olan kadim şehir Erzurum’da adam akıllı, nitelikli sinema filmi ve televizyon dizilerinin çekilmesi kaçınılmazdır. Hatta bu konuda biraz da gecikilmiş diyebiliriz. Türk dizilerinin yurt dışına açıldığını göz önünde bulundurursak bilhassa Erzurum’da çekimi yapılacak her nitelikli yayının şehrin ve bölgenin tanıtımına ciddi katkılar sağlayacağı kesin.  Ülkemizde bulunduğu bölgenin merkezi olan Erzurum’un Kafkaslara, Türkî Cumhuriyetlere ve Arap ülkelerine yakınlığını da hesaba katmak gerek.
 
Tüm bu tablodan sonra bir film yapım şirketinin Erzurum’da dizi çekimi hazırlığında olduğunu paylaşayım sizlerle… Şu sıralar Erzurum’da dizi çekim hazırlığı yapan Üsküdar Yapım’ın kurucusu ve genç yapımcısı Bülent Durgun’u bu konuda gayretli ve heyecanlı gördüm. Kendisi de Erzurumlu olan Bülent Durgun çekmeyi düşündükleri dizinin TRT’de gösterilmesi için Ankara’da görüşmeler yapıyor. Açıklamalarında memleketinde çekeceği diziyle Erzurum’un tanıtımına katkı sağlamak istediğini belirtiyor ve yerel dinamiklerden, kamuoyundan destek bekliyor. Dizi, bir mahalle komedisi. Daha önce “Geniş Aile”, “Alemin Kralı” ve “Güldür Güldür” gibi komedi dizi ve programların senaristliğini yapan Kamuran Süner’in kaleme aldığı komedi türü dizi “Papatya Pansiyon”’un (Dizinin adı değişebilir) içeriği okuduğum kadarıyla Türk geleneklerine, aile yapısına uygun.
 
Erzurum’da profesyonel bir dizinin çekilmesini tüm Erzurumlular arzular ve bu iş şehirde bir heyecan uyandırır. Bülent Bey’e çıkmış olduğu bu yolda başarılar diliyorum. Ümit ediyorum ki Üsküdar Yapım; TRT ve şehrin yöneticileriyle yaptığı görüşmelerden olumlu neticeler alır da şöyle Erzurum’un tarihi ve turistik güzelliklerini sempatik bir dizi eşliğinde ekranlara taşır.
 
Erzurum Valisi Sayın Ahmet Altıparmak, Erzurum’a geldiği ilk günden beri film ve televizyon sektörünün turizm ve tanıtımdaki, değerler eğitimindeki önemini sık sık vurgulamıştır. Yerel yönetimde ve siyasetteki tecrübesiyle şehirde büyük beklenti oluşturan Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mehmet Sekmen’in gündeminde de böyle bir konunun olmadığını hiç sanmam.
 
Demem o ki, derdim “Onlarda var, bizde niye yok?” kompleksi değil. Şöyle geçmişe doğru hafızanızı bir yoklayın bakalım, göreceksiniz ki son 10–15 yılda ülkemizde film ve dizilerde kapısı çalınmayan tek kültür coğrafyası Erzurum ve çevresidir.
 
Ne dersiniz, aziz okurlarım?
Belki şehre bir film gelir, iklim değişir Akdeniz olur.
Yüzünüzden ve gönlünüzden gülümsemeniz eksilmesin… 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Osman Alp Yalçın 2014-08-17 18:03:23

murat bey gerçekten makalenizin başlığı çok hoş. keza içeriği de öyle. umarım dediğiniz dizi en kısa zamanda erzurum'u güzel şekilde tanıtmak gayesiyle ekranlarda olur.