Çocuklarımıza nasıl bir ülke bırakmak istiyoruz?

Buna ilk ağızda herkesin cevabı; özgür, zengin ve güçlü bir ülke bırakmak istiyoruz olacaktır.

Ancak lafla peynir gemisi yürümüyor!

Bu ülkenin güçlü olabilmesi için milli olması gerektiğini anlamayan bazı gruplar günübirlik çıkarlarını ülkenin geleceğini düşünmeksizin ön planda tutuyorlar.

Dünyanın bize karşı düşmanlık içerisinde olduğu gerçeği ortadayken birlikte olmak yerine onların değirmenlerine su taşımak, çocuklarımıza güçlü bir Türkiye bırakmak ülkümüzün hangi kısmına yararlı olacaktır?

Dünyada mazlumların tek sığınağı olmuş bir ülkede yaşamaktan onur duymak yerine birkaç münferit hadiseyi öne sürerek bu iyilik hareketini baltalamaya çalışmak hangi aklın ürünüdür?

Batılı, kapitalist ve siyonist aklın elbette!

Çünkü bu kavramların içerisinde karşılıksız iyilik yer bulamaz.

Sözlüklerinde muhacir-ensar kelimelerinin karşılığı yoktur.

Onların ağızlarına pelesenk ettikleri bir hümanizm kavramı vardır ki, onun da karşılıksız iyilikle uzaktan yakından alakası yoktur.

Öncelikle ırkçıdır, kendi soydaşları dışında kimseyi kapsamaz.

Mesela hümanizm görüşünün en fazla dillendirildiği İngiltere, hem sömürgeciliğin hem de köleliğin devlet politikası olarak görüldüğü ülkedir.

Kendilerine hümanist ama Afrikalıları insan olarak bile görmeyen bir anlayıştan iyilik hareketi beklemek en basit ifadeyle saflıktır.

İsrail ve onun etrafında pervane olmuş ABD’nin zaten kendi çıkarları dışında nefes bile alınmasına müsade etmediğini;

Irak’da gördük…

Suriye’de görüyoruz.

Bütün bunların arasında Türkiye, çok kritik dış politika hamleleriyle yoluna devam etmek zorunda!

Şimdi akla onların sözlerini biraz dinlesek daha rahat ederiz gibi bir formül gelebilir…

Kendimizi kandırmayalım Türkiye’nin on yıllardır yaptığı bundan başka birşey değil ve sömürülen bir ülke dışında bir sonuç doğurmuyor.

Bu ülkeyi sevenlerin böyle zor zamanlarda siyasi ya da çıkar üzerine kurulu hedeflerden vazgeçerek milli ilkeler etrafında toplanması gerekir.

Ancak bunun ne yazık ki siyasetin yüksek rakımlı tepelerinde böyle olamadığını görüyoruz.

O zaman halkın bu noktada desteklediği siyasi partileri zorlaması gerekir düşüncesi de akıl tutulması yaşayan bazı grupların bu konuda hassasiyet göstermedikleri gerçeğine çarpıyor

Bu ülke bizim son limanımız…

Siyasi görüşümüz, ırkımız, sosyal statümüz ne olursa olsun bu vatan olmayınca hiçbirinin hiçbir kıymeti olmaz.

Bunu anlamak için vatanımıza göz diken dış tehditlerin başarılı olmasını beklememeliyiz.

Vakit geçirmeden ülke için, vatan için elzem olan durumlarda aynı noktada toplanmayı başarabilmeliyiz.

PKK, DEAŞ, FETÖ gibi terör örgütlerinin en ufak bir zaafiyetimizi beklediklerini unutmadan…

Kahraman mehmetçiğin bu vatan için canları pahasına mücadelelerini aklımızdan çıkarmadan ülke meselelerine bakışımızı belirlemeliyiz.

Küçük çıkarlarımızı önceleyip büyük ülkümüzü yıkmak için fırsat kollayan içimizdeki ve dışımızdaki hainlere istemeden de olsa destek verir pozisyona düşmemeliyiz.

Bizim çocuklarımızın güçlü ve özgür bir ülkeye ihtiyacı var.

Şu an belki de bu uğurda en kritik zamanlardan birisinde geçiyoruz.

Dünyada ismi konulmamış bir dünya savaşı yaşanıyor ve biz cephenin tam ortasındayız.

Üstelik sadece kendimiz için değil dünyadaki bütün mazlumlar için savaşmak zorundayız.

Aksi taktirde kaybederiz.

Bu ülke kolayından kaybedilecek kadar kıymetsiz olamaz.

Hele bazılarının küçük akıllarında kurdukları komplolara teslim olarak özgürlüğünü dış güçlerin eline asla kaptıramaz.

Yok yok buna bu millet izin vermez!

Bir olur, yeniden birlikte olur ve bu zor günlerin de hakkından gelir!

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.