Memlekette ağır sanayi olmaz!
Olur diyenlere; hayal perdenizi yırtın artık! Diyorum.
Hayata dönün… Gerçekle yüzleşin.
Devletten dev yatırımlar bekleyenler de, devletin kendini “baba” zannettiği zamanlarda kalmışlar!
Uyanın artık… Zamanımıza dönün! Size yutturulanları boşaltın içinizden.
Devlet kapısında evladınıza güvenceli bir iş aramaktan vazgeçin.
Geçti borun pazarı… Şimdi eşeğin üzerine taşeron firmalar biniyor!
Belediyeleri de istihdam kapısı olarak görmekten vazgeçin bir hele…
O kapının başında bekleyenlerden, dayısı olmayanlara kapılar duvar!
Zaten belediye başkanlarının krallıkları, yasalarla küçük beyliklere dönüştürülüyor.
O kadar alanda da hepinizi mutlu edecek fırsat yok!
O zaman memleketin çarklarını döndürecek sonuna kadar gerçek alanlar açmak zamanı gelmedi mi?
Yok, üniversiteye daha fazla öğrenci alarak, çocukların üzerinden kenti geçindirme rezaletinden bahsetmiyorum.
İkinci üniversite de tam açılmışken, gerçek eğitimden bahsederek kazanç kapısını kapatmanın, sevimli bir fikir olmadığının farkındayım aslında…
Ancak bu sömürüden uzun vadede, üç beş kuruş götürenler zararlı çıkıyor! Kırk kere denedik sonuç aynı.
Kendi çocukları da aynı üniversitelere gidiyorlar, aynı paraları harcıyor sonuçta ne oluyor görüyoruz!
Gerçekçi diyorum gerçekçi…
Hayalci değil, başkasının sırtından geçinerek kazanıyormuş gibi yaparak değil!
Kış turizmini hayal pilavı kaşıklar gibi, bir kaşık bal çalar gibi değil de gerçekten dünyaya açmaktan bahsediyorum.
Üniversiteler arası oyunları, olimpiyat ambalajında sunup, olmayacak duaya amin dedirtmek gibi değil…
Piyasanın evrensel kurallarını önceleyerek…
Palandöken dağ gibi dikilmiş yanı başımıza, aslan gibi yiğitlerin akıllarını kullanıp rızıklanmasını bekliyor.
Siz durmadan anlamsız sözler vererek, olmayacak projeler üzerine laf salatası yaparak, dikilip duruyorsunuz karşısında.
Şu dünyanın en büyük oteli açılacaktı ya, ne oldu ona sahi!
Neyse onu geçelim bir kalem.
Siyasetçilerin aklı günü birlik işlerden, ayakları yere basan, geleceğe yönelik yatırımlara kaymaz mı diyorsunuz?
Ama iktidar partisinin bir elin parmakları kadar milletvekili var.
Bakan’da var!
Bakmayan yok diye mi dönmüyor bizim çark?
Yoksa bakınca dönmüyor muydu, uğraşmak mı gerekiyordu, terlemek, gerçekten dertlenmek mi?
Bırakın canım bu süslü sözleri, Bakan var işte!
