Bir Tren İstasyonu’nun bulunduğu yerde Migros, bir de tee Karayolları’nın başında alkollü içkiler de satan bir işyeri!
Her iki işyeri arasında ne kadar mesafe vardır acaba?
Siz deyin bir, ben diyeyim bir buçuk kilometre!
***
Amacım tahmin testi yapmak değil elbet.
Sadece gözünüzün önünde uzunca bir yol, bir şerit canlandırmaya çalışıyorum.
***
O iki zıt noktada bulunan işyerleri var ya, ikisi aynı zamanda birer gazete bayi.
Ortak özellikleri bu.
Yani siz şehrin en merkezi yerinde gazete almak isterseniz, ya Migoros’lardan birine gireceksiniz, ya da bilmem ne kadar mesafe yürüyeceksiniz ki, bayinin birisinden bir gazete alabilesiniz.
O da istediğiniz gazeteyi bulabilirseniz şayet.
***
Ne demeli buna?
Canım çıha Erzurum...
Ne günlere kaldık!
***
Halbuki Erzurum, bir zamanlar Doğu’nun Bab-ı Ali’si diye bilinir...
Bünyesinde barındırdığı Hürriyet, Zaman ve Türkiye Gazeteleri’nin baskı tesisleri ile çevresindeki illere caka satardı.
İstanbul gazetelerinin çoğu günlük olarak bu baskı tesislerinde basılır, Doğu’ya dağıtım Erzurum’dan yapılırdı.
***
Erzurum’un sanattan spora, belediyecilik hizmetlerinden kamu yatırımlarına varıncaya kadar her meselesinde var olan, halk adına soran, sorgulayan bir Hürriyet’i, Dadaşkent’teki organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan tesislerinde basılır, bu özelliği sayesinde gazete şehirde 10 bin satardı.
***
Hürriyet, bölgesel sayfaları ile Erzurum’da otokontrolü sağlayan ciddi bir yayın organıydı.
***
Bugün Erzurum’da yereli ile geneli ile toplam gazetelerin tirajının birkaç bini ancak bulduğunu söylersem, Hürriyet’in 10 bin’lik tirajının ne anlama geldiğini sanırım daha iyi kavrarsınız.
Şimdi bu şehirde biz, bir gazete satın alacak bayi bulamıyoruz.
Yazık!
***
Elbette ki, Hürriyet Gazetesi’nin, Sabah’ın veya bir başka gazetenin Erzurum’da baskı tesisinin bulunması, bu ve benzeri şehirlerde işsizliği azaltmaz, istihdam yeteri kadar sağlamaz!
Yani o tesislerin ekonomik getirisi çok büyük değildir.
***
Ama o yatırımlar, prestij yatırımlarıdır.
***
Hava katar şehrinize, duruşunuzu sağlamlaştırır, öz güven yaratır.
Şimdi o yatırımların yerinde sadece Pusula Tesisleri var ve iyi ki de var.
En azından o tesis sayesinde eli ayağı düzgün baskılar yapılabiliyor.
***
Ya o tesis de olmasaydı!
***
l Bugün Erzurum, gelişmişlik sıralamasında en gerilere düşmüş, yerlerde sürünür hale gelmişse...
l Yıkılan atlama kulelerinin hesabı sorulamıyor, hesap soranlar da ciddiye alınmıyorsa...
l Kapalı otopark adı altında devletin trilyonlarca lirası toprağa gömülmüş, buna da herkes seyirci kalmışsa...
l Bölge Eğitim Hastanesi, hangi nedenle olursa olsun yarım bırakılmışsa...
l Erzurum Teknik Üniversitesi’nin Rektörü’ne, benim de hocam olan Profesör Doktor Muammer Yaylayı’ya “Hocam ne yapıyorsun?” diye kimse bişey sormuyorsa...
l Fakirin, fukaranın evini kat karşılığı alıp üstüne yatanlar...
l “Ruhsat alındıktan sonra, 30 ayda evler teslim edilir” ibaresini sözleşmeye koyup, aradan 15 yıl geçmesine rağmen ruhsat almayan kooperatif yöneticileri ellerini kollarını sallayarak bu şehirde utanmadan dolaşıyorlarsa...
l Onlara göz yuman belediye görevlileri hakkında hiçbir işlem yapılmıyorsa...
l Büyükşehir Belediyesi Erzurumspor, yıllardır trilyonluk harcamalara rağmen bir üst lige çıkamıyorsa...
l Kamu kurumlarında Erzurumlu olmayan yığınla yönetici, müdür cirit atıyorsa ve siyasetçilerden de bunun hesabını soran olmuyorsa...
l Yani vatandaşın derdini kendi derdi gibi kabullenmeyen yığınlar işbaşındaysa, sorarım size, kimindir bu ayıp?
***
Ben, bu “ayıp pastası”ndan koca bir dilimi kendimize, yani basın camiamıza ayırıyorum.
***
Elbet herkesi aynı potanın içine sokmam, sokamam.
Böyle yaparsam, haksızlık etmiş olurum.
***
Mesleğinin hakkını vermeye çalışan gazeteciler, eli kalem tutanlar, dili laf yapanlar, gözükara yazanlar bu şehirde de var.
Ama sayıları az.
***
Ciddi habercilik yapan birkaç kişiyi, bir iki ajansı, mesela dha’yı, iha’yı ve bir de kurumların basın bürolarını, özellikle de Büyükşehir Belediyesi’nin sistematik çalışan ekibini alın bu tarafa, inanın Erzurum’da yerel gazete çıkmaz.
***
Bir Kadir Sabuncuoğlu gibi, mesleğe ömrünü vermiş kaç gazetecisi kaldı bu ülkenin?
Biz Erzurum olarak öyle bir isme sahibiz, umurumuza değil.
Meslekte bir ömrü tüketmek, tüketirken hem işi iyi yapmaya çalışmak ve hem de birilerini yetiştirmek, mesleğe kazandırmak az bişey midir?
***
TRT’de son mohikan Mücahit Küleri’ydi, o da yok artık.
***
Acaba kimin aklına bu iki isme “gelin de iletişim öğrencilerine ders verin” demek, ne bileyim küçük birer şilt ile de olsa hatırlayıp, ödüllendirmek gelmiştir?
Nedenini hep merak etmişimdir, niye?
Bunu da gidip İletişim’in sayın dekanına sormak gerekmez mi?
***
Yerel anlamda Cem Atmaca ve Ender Yüncü’nün yaptığı yayıncılık!
Küçük bir yayın odası, bir küçük kamera ama ses getiren onlarca değerlendirme.
***
Her yiğidin bir yoğurt yiyiş şekli vardır.
Cem ve Ender de kendilerine bu yöntemi seçmişler.
Konuşuyorlar mı, konuşuyorlar. Meseleleri enine-uzununa korkmadan tartışıyorlar mı, tartışıyorlar. Söyledikleri ile ses getiriyorlar mı, getiriyorlar.
***
Efendim stilleri kötüymüş, yayınları berbatmış, argo laflar havada uçuşuyormuş!
Bunlar bence çok da dikkate alınacak eleştiriler değil.
Beğenmeyen daha iyisini yapar, o zaman onlara da da susmak düşer.
***
Demek ki işi iyi yapmak, ciddi yapmak, yaptığın işin de hakkını vermek gerekiyor.
Yoksa sadece masabaşından haber yapmak, birilerine haksız methiyeler düzerken, işimize gelmeyene de kara çalmak, yani dostlar alışverişte görsün diye hareket etmek ne o işi yapana, ne de bu şehre bişey kazandırmıyor...
Kazandırmadığı da  zaten ortada.
***
Öyle olmasa Erzurum’da da, tıpkı Trabzon’da olduğu gibi, her adımbaşında bir gazete bayi bulabilir, herkesin masasının üstünde bir iki yerel gazete görebilirdik.
Bu şehirde istediğimizi bulamıyorsak eğer, dönüp aynada biraz da kendi yüzümüze bakmamız gerekmez mi?
Sanırım asıl suçluyu orada göreceğizdir.
İnanıyorum buna.
Çünkü aynalar yalan söylemez.
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
volka yakar 2015-10-07 13:55:25

çok sıradan ve basit bir yazı
hele bir gazetcinin uslup olarak argo kullanamsını bilr topluma normalmiş gibi yazılmasını yadıgadım.eleştir ile hakareti biribirinden ayırmak gerekmez mi
topluma örnek olacak kişilerin edepli olması gerekir edep ilmin güzel ahlakın başıdır.edepsiz de gazteci de olmaz

Avatar
Attila 2015-10-06 15:40:17

Yorumlar Niye böyle abartılmış ki? Yazarın emeğine sağlık ama Alabildiğine sıradan bir yazı değil mi. Uzakta olmama rağmen erzurumdaki basının durumuyla ilgili böyle en az 10 yazı okumuşumdur. Orjinsl bir tespit veya derin bir bakış mı var ki?

Avatar
Öztürk @nurullah pala 2015-10-06 00:24:27

sevgili nurullah seni yıllardan beri tanırım. erzurum'da spor muhabirliği dendiğinde akla gelen birkaç isimden birisisi. gerek mesleki anlamda, gerekse insani ilişkilerde gösterdiğin sadakat ve samimiyet, her türlü taktirin üzerindedir. i̇yisin elbet. daha iyi de olabilirsin. bunun için çok çalışmanın yanında çok pkumak da gerekiyor. bilesin istedim. yanaklarından öpüyorum.

Avatar
nurullah pala 2015-10-05 18:50:55

"10 numara" değil, "11 numara" bir yazı kaleme almışsın kutlarım şefim, elini koluna, yüreğine duygularına sağlık, o işini iyi yapmaya çalışan isimlerden biri olduğuma inanıyorum, bu ilde tesdiği getiren ile tesdiği kıran bir tutulduğu müddetçe sen allah uzun ömür versin daha çok yazar çizersin.

Avatar
Mehmet Keleş 2015-10-04 12:48:29

Evet hocam..
Canım çığa Erzurum ..ile sezenişiniz çok yerinde bir vurgu..
Eee..artık internet elimizin altında
Erzurum'un mahalli haberleri de ne..?
Maşallah herkes ufkunu aşmış zaten..
Herkes kendine yetiyor,artıyor bile.. Zaten tüm gençlik elinde bir akıllı telefon..kulağında kulaklık..Ne hanya ne Konya ..bir sanal alem sevdası..tel..tel çözülmüş kalmşız...