2016-2017 Av sezonu açıldığı bu günlerde de her şeyde olduğu gibi dünün özlemi içimi kapladı.
Dünyanın ilk kuruluş tarihi kadar eski olan av ve avcı savaşı aslında av olanlar için değil; elbet avcılar için bir çeşit hobidir!
 
Av sezonu açılmadan iki üç ay öncelerden gün saymaya başlardık.
Bugünkü malzemeler, malzeme bilgisi elbette o zaman belki özel avcılarda olsa da genelimiz tarafından bilinmiyor, kullanılmıyor, kullanılamıyordu!
Mesela; çok önemli olan bir av malzemesi ayakkabıdır! Bana göre hayatımızın da en önemli eşyasıdır; ayakkabı! Ayakkabıyı ayağına göre seçmek, ayağına göre kullanmak gerçekten çok önemli bir iştir. Çünkü insan ayakları üzerinde yürüyor; yürüyemedi mi; en önemli fonksiyonlarından birisini kaybediyor. Bildiğiniz gibi sağlık yürümekle de kazanılabiliyor! Yürümek sağlığı korumanın bir değeri; olmazsa olmazı! Fizik kondisyon, moral, psikoloji, sağlık yükler insanlara. Kardiyologların, gastroenterologların, fizik tedavicilerin ilk tavsiyelerinden birisi; yürümek! Yürümenin ne kadar önemli olduğunu çok iyi biliyorum!
 
Eski avlarda ayaklarımızda kara lastik kullanırdık. Ayaklarımızı illa bir yerinden vurur, yara açardı.
Ava gittiğimiz cumartesiden diğer cumartesine kadar ayağımızın yaraları ancak iyileşmeye yüz tutarken; biz gene kara lastik giyer dağların yollarını tutardık!
Ama mutluyduk; heyecanlıydık!
Arazili araçlarımız olmadığı için; tırmanılacak yerlere ayaklarımızla tırmanırdık; yürürdük! Nefeslerimiz açılırdı; körük gibi!
Sonra yollar yapıldı; ta zirvelere kadar araçlar çıkmaya başladılar! Sonra barajlar yapıldılar; yaban hayvanlarının yaşadığı yerlere!
Av hayvanlarının gizemli hayatları aşikar oldu!
Hayvan üreyecek, yatacak, gezecek, saklanacak, beslenecek yer bulamamaya başladı. Bu beş madde hayat demektir ki birisi bile olmadan olmaz!
Sonra yarı otomatik tüfekler piyasaya çıktı. Sekiz, on mermili; devlet farkına varıp standart koyana kadar bir hayli iş işten geçti. Bir kısım insanlar kalkan hayvanların ortalarına nişan almadan, taradılar. Bir sürü hayvan telef oldu! Oysa grubun kenarındaki bir kuşa nişan alıp atış yapsa; diğer hayvanlar zarar görmeyeceklerdi. Limitleri aşmak da öyle; maalesef!
Yasaları devlet korur; ancak bilinçli, saygılı kişiler de bu yasalara uyar!
Maalesef, hırs, aşağılık duygusu, ego, kapitalizm galip gelirken; vicdan yenik düştü!
Konya’da ramazan ayı av mevsimine geldiği günlerde seksen yaşlarında bir avcı görmüştüm. Çeşme başında yemek pişiriyorlardı. Ben eve ramazan adeti(!) olduğu üzere bidonları su doldururken, bir grup avcı da iftara kendilerine düdüklüde yemek pişiriyorlardı! Merak edip yaşlı avcıya kaç yıl daha ava gideceğini sordum. Bana “Oğlum, Allah bana evde yada hastanede değil de av’da, tabiatta ölmeyi nasip etsin diye dua ediyorum” dedi!
 Bir kısım insanlara doğayı, doğanın insan ruhuna manzaralarıyla, sesleriyle büyük bir yaşam sevgisi verdiğini anlatmak zordur elbet! Onlar bir kısım avcılar gibi avcılığın et için yapıldığını, arkadaşlarıyla bir çeşit yarış olduğunu düşünürler!
Avcılık ve av hayvan vurmaktan ziyade bir doğa sevgisidir.
Dün bir avcı arkadaşım kızgın, üzgün ve biraz da kırgındı; ailesiyle birlikte gittiği piknik yerinde diğer ailelerin çöp poşetlerini ortalıkta bıraktıklarını görmüş ve üzülmüştü. Üzüldüğüne sevinmiştim; çünkü bu bir bilinçti!
Av’dan söz etmişken “avcının birisi” diye başlayan bir fıkra anlatmadan, olmaz; değil mi?
Avcının birisi avda gezinirken bir ayı tarafından kovalanmaya başlamış. Avcı koşarken bir köprüye çıkıvermiş. Köprü bir kişinin sığabileceği kadar dar; kuş’tan başka kimsenin atlayamayacağı kadar yüksek! Tüfeğinde ise mermi kalmamış. Ve arkasından ayı kovalıyor adamcağızı. Tam köprünün ortasına geldiği anda bir bakıyor ki karşıdan da kocaman bir ayı üzerine doğru geliyor. Etrafındaki dinleyiciler heyecan ve biraz da tebessümle “eee, ya sonra ne oldu” diye sorunca da avcı çaresiz “Vallaha ayı beni yedi” der!
Av zamanları gelir, geçerler ancak; hobi olan avcılık zamanı insandan geçti mi; çok insan için ihtiyarlayıp zaman geçmiş demektir!
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.