Ramazan ikliminin en mümbit meyvesi hiç şüphesiz Kur’an’dır.
Rabb’imizin bize tenezzül etmesinin neş’esidir aslında Ramazan.
Hakkıyla idrak etmek gerekir.
Hayatı anlamak ve anlamlandırmak bu çerçevenin içerisinde esastır.
O yüzdendir ki, Ramazan surete değil sirete tekabül eder…
Velhasıl derininde aç kalmak değil açlığı tahammülsüz mutsuzluk veren ruhu doyurmaya dair incelikler mevcuttur.
Demek ki, artık yarısını geçmiş bulunduğumuz bugünler zayıf/aç/hakir olan âdemin, Rahman’ın tesellisiyle gönlünü doyurduğu zamanların ta kendisidir.
Elden kaçırmamak için masivadan hakikate kalbimizi çevirmekte aceleci davranmalıyız.
Peki bunu nasıl yapmalıyız?
Yöntemi çok elbette!
Lakin hangi yoldan giderseniz gidin muhakkak yanınızda iki muhteşem dayanağınız bulunmalı…
Kerim kitabımız ve namaz!
Biz onların ikisini birden geçtiğimiz Cuma akşamı Erzurum’un manevi iklimi en hoş kokular saçan Alvar’da bulduk.
Alvarlı Efe Hazretleri’nin kabri şerifini de içine alan Külliye’de.
Enderun usulü teravih namazı kılmak için yönümüzü Alvar’a çevirmemizle birlikte, çölleşen kalbimiz için bir vahaya doğru hareketlendiğimizin farkındaydık elbette.
İçerisinde Kur’an olan, namaz olan ve gönül sultanlarının sözleriyle zamanın kirlerinden temizlenmiş bir vaha.
Alvarlı Efe Hazretleri’ni yeterince tanımıyorsanız kaybınızın bir ömürden çok fazla olduğunu size belirtmek zorundayım.
Onun kulluğunu Rabb’ine arz edişini muhakkak kalbinizde hissedip kendinize rehber edinmelisiniz.
Temin ederim ki, işte o vakit başınız dönecek ve siz de bir âşıkın sözleriyle mest olacaksınız.
Efe Hazretleri’ne Rahman, merhametiyle muamele etsin.
Yeniden o akşama dönmek gerekirse, kıraatiyle kalplerimizi feth eden bir namazdan ötesini yaşamadığımızı söylemeliyim.
Her anı edeple inşa edilmiş, kolayından tükenmeyecek bir kalp sekinetinin en sağlam temelini inşa ettikten hemen sonra bir gönül ehlinin farkında olmamız gerekenlere dair sözleri çalınmaya başladı kulaklarımıza.
Hattat Hüseyin Kutlu Hoca’nın parmakları kadar dili de zevk-i selim ummanı gibi.
Yozlaşmış ne varsa hepsini hakikatine dönüştürerek ihya etmemiz gerektiğini anlattı durdu o gece…
Dinledik, dinledikçe “benim hiç vazgeçmeyeceğim dertlerim var” diyen Hüseyin Kutlu Hoca’nın incelikli ruhundan bize yansıyan güzellikler karşısında nasıl körleştirildiğimizin bir kere daha farkına vardık.
Arada Efe Hazretleri’nin kaynağını aşktan alan sözlerinin terennüm edilişlerini dinleyerek edip eylediklerimizden sükutlu bir pişmanlık duyduk.
Yeniden anladık ki; Allah, El-Vedud’dur ve kullarına bu hayatı yalnızca onları çok sevdiği için ikram etmiştir.
Sonra birbirimize karşı hoyrat davranışlarımız, mazlumlar, savaşlar, yetimler ve alabildiğine dünyayı dolduran acı geldi aklımıza…
Lakin hakikatin bu olmadığına Ramazan gecesini taçlandıran zevk-i selim sahibi Kutlu Hoca’nın satır aralarına yerleştirdiği kodları çözdükçe bir daha emin olduk.
Ve bize tenezzül eden Rabb’e yeniden sonsuz teşekkür ettik.
Hâlâ Alvar’da bulunan gülzara yolunuz düşmediyse kaybınızın sandığınızdan çok olduğunu hatırlatmak isterim.
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.