Eğitimci Yazar Abdullah Nehir'in kaleminden..2023 Eğitim Vizyonu..Eğitimci Yazar Abdullah Nehir 2023 Eğitim Vizyonunu kaleme aldı. İşte o yazı:

Eğitim konusunda öncelikle eğitimcilerin veya eğitim iş görenlerinin söylemesi ve yazması gerektiğini düşünenlerdenim, sizlerle bu anlamda eğitim gündemine ilişkin düşüncelerimi paylaşmaya çalışacağım. Bu günlerde ki eğitim gündemi “2023 Eğitim Vizyonu” dur.

Söz söyleme hakkımızı kaybetmemek için hakkı ve hakikati eğip bükmeden söylemek şiarımızdır.

Türk devletlerinin yönetim şekilleri, coğrafyası ve adı değişir ama o devlet aslında tarihte ki ilk devlettir. Bizim devletimizde Türk devletidir. Bütün tarihimiz boyunca eğitimi/okulu tartıştık, tartışıyoruz. Ağzımıza pelesenk olmuş şekilde “Ne olacak eğitim, ne olacak okullar?” dedik durduk. Cumhuriyetimizin 95. Yılında da 2023 Eğitim Vizyonu Belgesini hazırlayıp birtakım önerileri yeniden sunduğumuza göre eğitim sistem arayışlarımız devam ediyor demektir.

Etkili bir eğitim sistemi kuramadık. Bunun sonucu olarak yap-bozlar ile vakit geçirdik. Yeni bir başlangıçtayız. Bu defa daha iddialıyız. Yeni hamlemizi mutfaktan gelen, eğitimin her aşamasını bilen bir lider ile gerçekleştiriyoruz. Lider yol göstericidir. İşi yapacak olan başta MEB yönetimi, öğretmen camiası ve tabi tüm paydaşlardır. Başarı; paydaşların paylarına düşen görevi tam ve eksiksiz yerine getirmeleri ile mümkündür.

Şunu bilmeliyiz ki, yarın sabah hiçbir şey değişmeyecek. İnsana dair değişimler nesiller boyu etkileşim ile devam edecek bir süreçtir.

Eğitimde yol haritasının önemini anlatmak için “yumurta” örneğinden yola çıkarak mesele hakkında öngörü sahibi olamaya çalışalım.

Yumurtadan civciv çıkması, belli şartların sağlanması sonucunda yumurta içeriden kırılırsa “hayata”, dışarıdan bir etki sonucu kırılırsa “ölüme” sebebiyet verir.

Başarılı eğitim için yapısal, çevresel faktörler güçlü olmalıdır. Sonra iklim gereklidir. İklim, eğitim/öğretim ortamlarının bütünüdür.

Eğitim sistemi, eğitim ortamlarını sağlayıcı, yeniliklere açık, sürdürülebilir nitelikte olmalıdır. Eğitim ile tüm şartlar yerine getirilerek “hayat” belirtisi taşıyan çıktılar elde ederiz. İlk kuşak çıktılar güçlü olursa, usta/çırak ilişkisi ile 2. ve 3. kuşakta mutlu birey ve toplumu (devlet organizasyonu için vatandaşı) eğitim yoluyla elde ederiz. İnsanlık için başka bir seçenekte yoktur.

2023 Eğitim Vizyonu ile köklü dönüşüm hedeflendiği muhakkaktır. Bu hedefleri özetleyerek anlamaya, anlatmaya çalışalım.

Hedeflenen en önemli değişiklik hiç şüphesiz, “Yeni bir müfredat hazırlanmalı ve müfredat esnek ve modüler olmalıdır.” Maddesidir.

Müfredat mutlaka yenilenmelidir. Yeni müfredat, eğitim camiası ve toplumun tüm kesimlerinin düşünceleri alınarak, tartışılarak, pilot uygulamalarla çıktıları değerlendirilerek hazırlanmalıdır.

Geniş katılımlı fikir alışverişleri için;

Elektronik ortamda fikir sorulmalı, (Mümkün ise çoktan seçmeli sorular olmamalı. Ancak çoktan seçmeli sorulacaksa “hiçbiri” seçeneği de konulmalı ve sizce ile devam edilmelidir. Tek şıkka toplum mahkûm edilmemelidir.)

Şura toplanmalıdır.

Öğretim programları hazırlanırken temel önceliklerimizi şöyle sıralayabiliriz;

Öğretim programları pedagojik yaklaşımlar zemininde ele alınmalı,

Toplumsal ihtiyaçları karşılayıcı nitelikte olmalı,

Gelenek irdelenerek oluşturulan kazanımların çağdaş eğitim modellerine uygun olanları muhafaza edilerek, programlara kazandırılmalı,

Dünyada ki eğitim modelleri incelenmeli,

Türk-İslâm düşüncesini temel alan, batı düşüncesi ile de sürekli temasta olan eğitim felsefesi temel alınmalıdır.

Eğitim Programları hazırlanırken, programların; özgün, evrensel değerleri milli kimlik ile kucaklayıcı nitelikte olmasına özen gösterilmelidir.

“Millet ruhunu yapan maariftir. Maarif hangi yönde yürürse millet ruhu da onun arkasından gider. Şu halde millet maarifi demektir.”[1] Millet ruhunu yapan eğitim sistemi olduğuna göre öğretim programlarının başarısı milletin yönünü belirleyecektir.

2023 Eğitim Vizyonunda; temel, orta, mesleki eğitime dair önemli değişiklikler hedefleniyor.

Bu hedefler özetle;

Temel Eğitimde Anaokulu zorunlu eğitim kapsamına alınması, ilkokullarda dersler beceri ve görgüye göre olması, teneffüs süreleri artırılması, okul-mahalle spor kulüpleri kurulması, ilkokulda ders sayıları azaltılmasıdır.

Orta öğretimde ders saatleri yarıya yakın azaltılacak, öğrencilerin mesleki yönelimi için yeni yapı oluşturulacak, alan seçimi 9. sınıftan başlatılacak, 12. sınıfta yükseköğretime hazırlık ve uyum programı hazırlanacak.

Mesleki eğitim de teknoparklara bilişim, savunma teknolojileri, uzay teknolojileri liseleri kurulacak, meslek derslerine ustabaşılar ve kıdemli uzman çalışanlarda katılacak, geleceğin meslekleri için dijital dönüşüme uygun alan ve dallar getirilecek.

Temel eğitimden başlayarak eğitimin tüm basamaklarında hedeflenen değişiklikler olumlu gelişmelerdir. Temelde eğitimi hayatın içine sokarak daha canlı ve üretken hale getireceği görülmektedir. Hedeflenen değişiklikler “yeni okulun” kapılarını aralar mahiyettedir. Bize yeni bir okul veya okulun yenilenmesi gereği uzun yıllardan beri görülen gerçekliktir.

“Mektep öğrenme yeridir. Öğrenme ne demektir? Nasıl öğrenilir? Öğrenme, her şeyden evvel bir çıraklıktır. Mektep çıraklık yeridir, diyebiliriz ki bir tezgâhtır o tezgâhta usta yapar, çıraklar tekrarlar. Usta verir, çırak alır. Alınmamış, benimsenmemiş, benliğe mal edilmemiş bir ders, iyi bir ders sayılmaz. Mektepte alınan ders, ya bir tasavvurdur, hayale mal edilir; ya bir hünerdir, ele mal edilir; ya bir iradedir, iktidarımıza ilâve edilir; ya da bir âşıktır, kalbe doldurulur.”[2]

Hedeflenen yenileşme ile yaparak/yaşayarak, usta/çırak ilişkisi içerisinde eğitime fırsat verilmelidir. Teknoloji ideal edilmemeli ve araç olarak kalması sağlanmalıdır. Tüm bu yenileşmeler öğrencilerimizi teknolojinin ezici, yok edici tahakkümüne sürüklememelidir.

Temel eğitimde test tekniğinden şiddetle uzaklaşılmalı, öğrencilerimizin, kendilerini ve olayları yazılı ve sözlü olarak ifade etmelerini sağlayacak öğretim programları hazırlanılmalıdır.

Öğrencileri tanımada etkili yöntemler kullanan yetkin rehberlik servisleri maharetiyle öğrenciler ilgi ve istidadına göre okullara yönlendirebilecek yapı oluşturulmalıdır.

“Mektepleşme, daha yüksek bir hayata ve şu fâni hayat içinde huzura kavuşmamızın şartı olduğu halde, bugünkü durum tamamen aksi istikamette durmadan ilerliyor. Her sahada, mektep yerini nizamsızlığa, kaidesizliğe, temelsizliğe terk ediyor. Hayatın her hareket sahasında olduğu gibi, ilkokuldan üniversiteye kadar gençliğimizi içinde barındıran mektep dediğimiz müessese en zayıf şeklini almıştır.”[3]

Eğitim programları hazırlanırken tepeden inmeci yaklaşımdan uzak, toplumun eğitim ihtiyaçlarını karşılayıcı mahiyette hazırlanmış öğretim programları ile yukarıda ki serzenişler son bulacaktır.

“Mektep, manaya yükseliş, birliğe yöneliş, kaide ve disiplindir. Mektebi aşk besler, metotlu düşünce yaşatır.”[4] Metotlu düşünce için güçlü eğitim felsefesine ihtiyaç vardır.

2023 Eğitim Vizyonunda önemli bir yekûnu öğretmenler veya eğitimde iş görenlerle ilgili bölüm oluşturuyor. Bu hususta sayıları bir milyonu bulan camia için hedeflenen yenilikler önemli ve önceliklidir.

Öğretmenlerle ilgili düzenlemeler, özetle;

YÖK ile iş birliğinde uygulama ağırlıklı pilot öğretmen yetiştirme programları hazırlanacak, öğretmenlik meslek kanunu çıkartılacak, pedagojik formasyon şartı kaldırılacak, bu eğitimi bakanlık verecek, öğretmen ve okul yöneticiliklerinin iş yükü azaltılacaktır.

Bakanlık, öğretmenlerin ihtiyaçlarını tespit etmek için hangi yöntemleri kullanmış ve hangi sonuçlara ulaşmış olursa olsun, öğretmenlerin sosyal statü kayıplarının önlenmesi gerekmektedir. Bir meslek kanunun çıkarılması olması önemli bir gelişmedir.

Eğitim yöneticiliği görevi yine öğretmenler tarafından ifa edilmelidir. Yöneticilik görevde yükselmenin ilk basamağı olmalı, kadro karşılığı kariyer haline dönüştürülmelidir. Yönetim süreklilik ister. Kısa süreli görevlendirmeler ile kurumların geleceğe hazırlanmaları mümkün değildir.

Okullar için hedeflenen “profesyonel eğitim yöneticiliği” uygulamaya geçilmeden önce eğitim camiası tarafından özgürce tartışılmalı ve her halükarda pilot uygulamaları yapılmalıdır.

Eğitimi milli bir dava olarak gören 1939/1975 yılları arası eğitim hususunda birçok yazı kaleme alan;40 yıl öğretmenlik yapan Felsefe Muallimi Nurettin Topçu’nun öğretmen hakkında ki cümleleri ile bitirelim.

“Muallim, ruhlar sanatkârıdır.”[5]

“Muallim, hepimizin her an muhtaç olduğu doktordur.”[6]

“Maarif demek, muallim demektir. Milli Eğitim Bakanlığı sadece onun düzenleyici bir cihazdan başka bir şey değildir.”[7]

“Her şeyden evvel muallim, hayatımızın sahibi olmaktan ziyade sanatkârdır. Kullanıcısı değil, yapıcısıdır. Seyircisi değil, aktörüdür.”[8]

[1]Nurettin Topçu, Türkiye’nin Maarif Davası, s 30

[2]Nurettin Topçu, Türkiye’nin Maarif Davası, s 53

[3]Nurettin Topçu, Türkiye’nin Maarif Davası, s 62

[4]Nurettin Topçu, Türkiye’nin Maarif Davası, s 63

[5] Nurettin Topçu, Türkiye’nin Maarif Davası,s69

[6]Nurettin Topçu, Türkiye’nin Maarif Davası, s 76

[7]Nurettin Topçu, Türkiye’nin Maarif Davası, s 81

[8]Nurettin Topçu, Türkiye’nin Maarif Davası, s 75

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.